Her şey bir rüya ile başladı: Rüyaların verdiği mesajlarla özgürleşmek

Her şey bir rüya ile başladı.

Hz. İbrahim bir gece rüyasında:

“Rabbin sana şu çocuğu kurban etmeni emrediyor” denildiğini gördü. Sabahleyin tefekkür etti. “Allah’tan mı, yoksa şeytandan mı?” diye iyiden iyiye düşündü. İkinci gece (dokuzuncu gece) aynı rüyayı tekrar gördü. Bunun Allah’tan olduğunu anladı. Onun için dokuzuncu güne “Arefe” adı verildi. Bu sefer develerinden yüz tanesini seçti ve onları da kurban etti. Üçüncü gece (Kurban Bayramı gecesi) tekrar aynı rüyayı gördü ve “İlahi, benim kurbanım nedir?” dedi. Cenab-ı Hak: “Sevgide bana ortak ettiğin oğlundur,” buyurdu. *

İçeriğin ayrıntılı açıklamalarını işin uzmanlarına, gerçek din hocalarına bırakalım.

Biz nelere tapıyoruz, neleri kendimizi yok sayarcasına seviyoruz, onun ya da onların etrafında dönüyoruz?

Her şey bir rüya ile başladı: Rüyaların verdiği mesajlarla özgürleşmek

Bu önemli günlerde bunları fark ederek, özgürleşmeye niyet edelim. Hem uyanık yaşantımızda hem de uykudayken niyetlerimizden faydalanabiliriz. Dört gece yatmadan önce “Sevgili bilinçaltım, taptıklarımı, bilerek ya da bilmeyerek etrafında dolandıklarımı, kendimi yok saydıklarımı, kendimi kurban ettiklerimi fark edebilmem için bana onları temsil eden nesneleri, olayları göstermene niyet ediyorum” cümlesini bol bol söyleyerek uyuyun.

Uyandığınızda hangi duyguyla uyandığınızı, gün içerisindeki duygularınızı ani iniş çıkışlarınızı, gördüğünüz canlı ya da cansızların size neyi hatırlattığını, rakamları yazın ve işaretleyin. Her gördüğünüz nesneyi, hiçbirini ilgisiz diyerek geçmeden, rakamları takviminizde işaretleyin, çift haneli olanları toplayarak tek haneye dönüştürmekte fayda var. Örneğin 26 gördünüz. 2+6 =8, 8 gün sonrasına, 8 hafta sonrasına, takvimde kendini seyret notunu yazın. O günlerde takip edin kendinizi. Dört gün yaptıktan sonra yazdıklarınızı tekrar tekrar okuyun. Notlarınızı alın. Mutlaka özgürleşmeniz gereken durumları tespit edeceksinizdir.

Hayatımız, maddi manevi hiç ayrılmak istemediklerimizin, sürekli onun onayını almak zorunda hissettiklerimizin ve bazen de kendi isteklerimizi yaptırmak için karşılıklı gizli bir menfaat anlaşması içinde olduklarımızın etrafında dönüyor. Kendi merkezimizden ayrılmış oluyoruz. Kendi merkezimizde olmanın en iyi yolu izlemektir. İzlemek rüyada ya da uyanıkken en değerli armağandır. Yorum yapmadan, olana karşı bir yargı geliştirmeden, tercih yapmadan sadece seyretmek, öğrenmenin yoludur.

Uykuda ya da uyanık yaşantımızda izlediklerimizin bize ilettiği mesajı alarak, yaşanılanların hüsranına, kızgınlığına odaklanmayı bırakarak, alınan mesajı anlamak, kazanılan deneyimin farkına varmak, özgürleşmemiz için yeterlidir.

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Kur’an, değişik ayetlerde ve farklı kelimelerle rüyaya işaret etmiştir; Hz. İbrahim, Hz. Yusuf ve Hz. Muhammed’in gördükleri rüyalardan bahsetmiştir. Ayrıca peygamberlerin dışındaki bazı zatların da rüyalarına değinmiş; bu rüyaların yansıyış biçimlerini anlatmıştır. Bütün bunlar bize, rüyaların İslam dininde ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu göstermektedir.

Rüyalarınızı yorumlatmak ve rüyalarınızın rehberliğinde ilerlemek konusunda destek almak isterseniz [email protected]  mail adresinden detaylı bilgi alabilir, @nefesin_sesi Instagram hesabını takip edebilir, sorularınız için benimle iletişime geçebilirsiniz.

İyi bayramlar.

Serap Özdağ Spiritüel Nefes Terapisti
06 Temmuz 1978 tarihinde İstanbul’da doğdu. 2000 yılında Ankara Üniversitesi Kimya Mühendisliğinden mezun oldu. Uzun yıllar ilaç sektöründe çalıştı. İnsanların bedensel sağlığı üzerine çalışırken, ... Devam