Gerçek sevgi, camı açtığınızda içeri giren oksijen gibidir
Hayat aslında karmaşık değil; onu görmek istemeyen ve daha da karıştıran biziz.
Geçen gün bir mekanda, elimde kitaplar ve defterlerle oturuyordum. Bu mekanı seçmemin sebebi, dışarıda oturulabilecek bir yerinin olmasıydı. Benden kısa süre sonra birkaç kişilik bir kadın grubu geldi. Onların ardından da beyaz bir kedi… Kedi önce kadın grubunun yanına gitti ama kadınlar rahatsız olup ayağa kalkarak tepki verince, kedi yönünü değiştirdi ve benim yanıma geldi.
Yanıma geldiğinde bir süre sevdim onu. Ben sevdim, o mayıştı. Kendini bıraktı; bana güvendi.
Bir süre sonra mekanda çalışan biri, kadın grubunun şikayeti üzerine kediyi uzaklaştırmaya çalıştı. Ama kedi her seferinde dönüp dolaşıp tekrar yanıma geldi. Sonunda ben de, “Ben bakıyorum, yanımda dursun.” dedim. Öyle de oldu.
Oturduğum saatler boyunca kedi yanımdan hiç ayrılmadı. Onu sevdikçe kalbim yumuşadı.
Ne kadar kolay değil mi, sevmek?
Ne kadar basit aslında…
Ve ne kadar açız sevilmeye!
Hayatlarımızı bu açlıktan karıştırmıyor muyuz?
Açlıktan su birikintilerini okyanus sanıp atlamıyor muyuz?
Aldığımız yara ve bereler hep bu açlığın sonucu değil mi?
Arkadaşlar…
Gerçek sevgi, karşılıksız verilir.
Bir koşulu yoktur.
Bir beklenti içinde değildir.
Bir kedinin başını okşamamda ne beklentim olabilir?
Hayat, bu kadar basit işte.
Ama biz olayları karmaşıklaştırıyoruz.
Eğer seni seviyorsam, şartlar ne olursa olsun bu sevgiyi sen bile değiştiremezsin.
Benim sevgim koşullara, çıkarlara bağlı değildir.
Gerçek sevgi, camı açtığınızda içeri giren oksijen gibidir.
İster sevgililik, ister arkadaşlık, ister yolda gördüğün bir kediyi sevmek, ister bir ağaca sarılmak…
Hepsi aynı kristalin farklı yüzleri değil mi?
Her gördüğümüz şeye “sevgi” dememizin nedeni, dediğim gibi, açız.
“Ya şimdi ya asla!” diyerek koşuyoruz.
Ve aslında bir savaş alanında olduğumuzu çok sonra fark ediyoruz.
Sonra başlıyor yaraları kapatma mücadelesi…
Ama hiçbir yara, mücadeleyle kapanmıyor.
O yarayı kucaklamayı öğrenmedikçe ve derin bir düzlemde o yaranın hiç tam olarak iyileşmeyeceği gerçeğiyle barışmadıkça, iyileşme de olmuyor.
Sana açık elle verilmeyen herhangi bir şeyi alma.
Sen sevgiyi parfüm gibi dağıt ki, o da sana hiç beklemediğin yüzlerde ve şekillerde geri gelsin.
Gerçek sevgi orada.
Ama önce…
Her şeye “sevgi” demeyi bırak.
İlginizi çekebilir: Eve dönüş yolumuz yogada saklı