Gerçek çeşitlilik, cinsiyet veya ırk farklılıklarında değil fikir ayrılıklarında yatar
“Çeşitlilik” son yılların en moda sözcüklerinden biri. Hem kamu kurumları hem de özel kurumlar, çalışanlarının ne kadar kapsayıcı ve renkli insanlardan oluştuğunu vurgulamak için bu kavramı kullanıyor. Ancak çeşitliliği her zaman ırk ve cinsiyet üzerine yoğunlaştırıyorlar. Bu tür bir duruşun arkasındaki mesaj, kadınların ve erkeklerin veya farklı etnik grupların aynı saygıyı hak ettiğini vurgulamak. Ancak asıl ilginç olan, aynı insanlar bu grupların kendi içinde çok daha fazla çeşitlilik olduğunu gözden kaçırıyor.
Öte yandan çeşitlilik aslında insanların belli durumlar söz konusu olduğunda artırmak istediği bir şey değil, düşünce anlamında artırmak istediği bir şey. Eğer ki insanlar gerçekten çeşitlilik arıyorsa, bunu cinsiyet veya ırksal özelliklerde değil insanların bakış açılarında aramaları gerekir. Örneğin bir grup insan belli bir problemi çözmesi için işe alınacaksa, bu insanları farklı cinsiyetlerden veya farklı ırklardan seçmek, farklı bakış açısına sahip insanların işe alındığı anlamına gelmez, hatta aksine aynı şekilde düşünen insanların bir araya gelmesiyle sonuçlanabilir. Bu benzerliğin nedeni büyük ölçüde işe alımı yapan kişinin, kendisine hoş gelen düşüncelerden yana tavır sergilemesi olabilir. Her şey bir kenara bırakılırsa, bir insan neden aynı fikirde olmadığını bildiği birini işe alsın ki? Bu kişilerin yaptıkları iş birbirleriyle ilgili olmasa bile, iş yerindeki günlük operasyonlar gittikçe daha keyifsiz bir hal alabilir.
Düşünce çeşitliliğinin eksik olduğu alanlar konusunda Duarte ve meslektaşlarının 2015 yılında yayımladıkları bir makalede enteresan tespitlerde bulunuyor. Buna göre sosyal psikolojinin de politik açıdan çeşitliliği destekleyen bir alan olduğunu söylemek mümkün değil ve bu durum araştırmaların niteliğini de etkiliyor. Sosyal psikoloji alanında çalışan uzmanlar her ne kadar bunun aksini söylese de bazı konularda liberal araştırmacılar gerçeğe daha sıkı sıkıya tutunurken, muhafazakar olanlar daha peşin hükümlü bir tavır sergileyebiliyor. Öte yandan sosyal psikoloji araştırmalarında neyin doğru olduğu konusunda bazı liberal varsayımlar dikkate alındığında da, istenmeyen varsayımlara dayanan sonuçlara varmak mümkün olabiliyor.
Duarte ve arkadaşlarının araştırmasından çıkan bir diğer ilginç sonuç da sosyal psikoloji alanında çalışan birçok uzmanın, kendi gibi düşünmeyenlere karşı ayrımcılık yapmaktan çekinmemesi. BU araştırma kapsamında görüşülen sosyal psikologlardan yüzde 82’si muhafazakar bir adayı işe almak konusunda karşıt fikir beyan edeceklerini söylüyor. Öte yandan erkeklerin neredeyse yarısı, kadınların işe alınmasına karşı çıkıyor. Yüzde 4’ü, siyahi bir adaya oy vermeyeceklerini, yüzde 5’i ise kadın bir adaya oy vermeyeceklerini söylüyor.
Düşünce anlamında çeşitliliğe bakılmaksızın, sadece çeşitlilik olsun diye çeşitlilik arayışına girmek de nafile bir çaba. Örneğin psikoloji bölümleri birçok farklı kültürden, etnik kimlikten insan alabilir ancak bu kişilerin hepsinin psikoloji konusunda yetkin olmasını ister. Oysa bu türden bir farklılık, psikoloji alanında bir çeşitlilik yaratmaz. Bunun yerine bilgisayar programcılığı, kimya, güzel sanatlar gibi farklı alanlarda yetkin olan kişilerin psikoloji bölümlerine kabul edilmesi, daha zengin bir çeşitlilik sağlar. Ancak zayıf bir psikoloji çalışması yapmak, iyi bir psikoloji çalışması yapmaktan çok daha kolay olduğu için, birçokları arka planda bu tür bir çeşitliliği istemez.
Kaynak:
Psychlogy Today