Food Fashionista Can Oba ile buluştu

_D706351[1]
Food Fashionista ve Can Oba Buluşması
İstikamet Sirkeci…Uzun zaman olmuştu gitmeyeli, yeni bir ‘keşif’ oldu bahanesi.

Adresimiz, Can Oba restoran. Sirkeci’de esnaf lokantalarının, köftecilerin, kebapçıların tam ortasında. Dışı başka, içi bambaşka.

Can Oba ilginç bir şef. İlginç derken; geldiği yer, kültür, eğitimi, bilgisi, çalıştığı ekipler  ve şuan bulunduğu ortam, mekanı , personeli ve yemekleri. 

Lise sonrası amcasının yanına Almanya’ya gidiyor. Bir restoranda çalışmaya başlıyor, sonrasında okulunu okuyup ve  Michelin Yıldızlı Alfons Schuhbeck’in mutfağında, uzun yıllar ona eşlik ediyor. Bu arada dünyayı dolaşıyor, tecrübelerine tecrübe ekliyor ve kariyerinin tam patlama dönemindeyken, ailevi sebeplerle İstanbul’a dönüyor.

146

Her şeye sıfırdan başlaması gerekiyor, ama korkmuyor. Evini ipotek ettikten sonra, Sirkeci’de bu ufacık mekanı buluyor ve hadi diyor. Başlarda çevresine uyum sağlayıp kebap ile açılışını yapıyor. Sonrasında ufak ufak kendi spesyallerini menüye sokmaya başlıyor. Derken kadının fendi erkeği yendi misali, spesyaller kebabı gölgede bırakıyor ve sadece Can Oba yemekleri restoranın kraliçesi olmayı başarıyor. Bir de üzerine Vedat Milor keşfi gelince, önü bir açılıyor, pir açılıyor. Trip advisor’da 1 numaraya oturuyor, yabancı basında haberleri çıkıyor.

Hayattaki baş gayesi ‘iyi insan’, ‘iyi ev sahibi’  olabilmek ve ‘her kesimden insanı güzel ve farklı yemeklerle tanıştırıp’ yemek kültürünün önünü açmak. Hatta bunun için öğrencilere indirim bile yapıyor.

‘Beni bulup buraya gelen  eşine, sevdiğine veya kendisine değer veren insandır; çünkü yemek yemek bir ritüeldir, özendir, keyiftir, tattır, sohbettir’ diyor. Ve haliyle bu beklentileri karşılıksız bırakmamak için de 3 göz ocaklı, minicik mutfağında her yemeği kendi pişiriyor, bizzat kendisi servis ediyor. Ve önce yüzünüzdeki ,sonra da damağınızdaki  şaşkınlıkla mutlu ediyor, mutlu oluyor.

Gelelim detaylara;

  • Mekan oldukça salaş, 5 masa 20 kişi kapasiteli, tam bir esnaf lokantası standardında.

20130810-231509

  • Rezervasyonlar neredeyse Temmuz’a dayanmış. Onun için ‘’aman nasılsa Sirkeci’de gider ayak bir uğrayalım’’ demeyin. Ama yine de eliniz boş dönmezsiniz, çünkü Can Bey ‘ yerimiz yok ama ağzımızın tadı bozulmasın’ diyerek, kendi yaptığı özel çikolatalarından ikram ederek, rezervasyonsuz gelenleri kibarca uğurluyor.
  • Cami yakınında olduğundan dolayı içki yok. Ama der ki ‘Benim yemeklerim soslu, dolayısıyla içkiye çok ihtiyacınız olmaz’. Çünkü Can Bey’e göre, biz etçi bir toplumuz ve soslu yemek alışkanlığımız yok, dolayısıyla da yemeğin boğazdan akması için içkiye ihtiyaç var. Bana çok mantıksız gelmedi açıkçası, siz ne dersiniz? 🙂
  • Menü, Can Oba’nın keyfine kalmış. O gün hangi malzemeyi taze bulursa onunla ilgili yemekler pişiriyor. Ama tabi belli başları demirbaşlar var.
  • Her şeyi kendi yapıyor. Ketçap, mayonezinden, dondurmasına kadar.
  • Biz gittiğimizde öğle saatleri idi, yemekler için çok beklemedik. Ama akşam yemekleri daha yoğun olacağından ve yemekleri sadece Can Bey pişirdiğinden biraz sarkma olabilir.

Yediklerimize gelince;

  • Başlangıç; patates çorbası. Buradaki efsane; pastırmaya sarılı hurma ile servis edilmesi. Bana kreması biraz fazla geldi, Can Bey’de bana hak verip, ‘sıcaklar geldi bunu biraz azaltmak lazım’ dedi 🙂 Bu çorbanın dışında; deniz mahsulleri çorbası ve karidesli brokoli çorbası da mevcut.

Patates çorbası

  • Ara sıcak; ıspanak yatağında deniz tarağı. Bunu mutlaka ama mutlaka denemelisiniz.

131

  • Ana yemek; portakallı somon ve cevizli risotto yatağında ahtapot .Cevizli risotto pek risotto gibi değildi ama hepsini beraber yediğinizdeki lezzet oldukça tatmin edici.

Portakallı somon

135

  • Tatlı; karamelli peynir tatlısı ve çilek yatağında çilekli dondurma. İkisi de harikaydı. Peynir tatlısı deyip yanılmayın, dondurma kıvamında buz gibi, altında cevizli krokan, içinde mayhoş limon, yanında keskin karamel sosu (yazarken bile tekrar yutkundum 🙂 ). Çilekli dondurma yine kendi elinden çıkma, mis gibi, ferah ferah. Yanındaki çilekler ve bitter çikolatasıyla çok uyumlu.

142 141

  • Tüm yemeklerde bol bol meyve  ve yenilebilir çiçekler kullanıyor, görünce şaşırmayın. Misal, ızgara somon yanında kızartılmış çilekler?

Bana sorarsanız, Can Bey’in yemeklerinin yanında bu mekanı ilgi çekici yapan şey;  o küçücük mutfakta, yüksek standarttaki veya ‘fine dining’ dediğimiz restoranlarda sunulan yemekleri, Sirkeci’nin ortasında, kapısını çalan herkes ile buluşturuyor olması. Kim bilir,  İstanbul’dan önceki ortamındaki gibi bu yemeklerin hakkını verebilecek  gerçek bir mutfağa sahip olsa, daha neler yapacak.

Haliyle yatırımcılar da peşinde. Onun ise geleceğe dair planı; bu mekanı Sultanahmet’e taşıyıp, güzel bir mutfağa sahip olmak, 20 kişilik kapasitesini 40 kişiye taşımak, daha uzağa, daha büyüğe gitmemek, standardını korumak. Ha bir de son olarak evlenmek ve tekne sahibi olmak 🙂

Özetle görünen o ki, eğer siz işinizin hakkını veriyorsanız, nerede, ne koşulda olursanız olun, sıfırdan başlasanız da, inancınız ve güveniniz sizi yukarı çıkarmak için hazır. Can Oba da bu sektörde bunun güzel bir örneği. İnşallah, o güzel hayat gayesi daimi kalır ve biz de buna şahitlik eder, damağımızı şenlendirmeye devam ederiz.

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız. 

Merve Hatipoğlu
Ekonomi okuyup bundan hiç de keyif almadığımı anladığım anda,rotayı sevdiğimi düşüneceğim ‘markalar’ dünyasına çevirip Ingiletere’de yüksek lisansımı tamamlayıp, bu dünyaya adım attım. Şans o ... Devam