Eski ilişkilerden yeni ilişkilere taşıdığınız yükleri bırakmaya hazır mısınız?

Daha önce de aynısını yaşadım… Diğer kadın da senin gibiydi. Diğer adamlar da bana aynı şekilde davrandı… Başka zaman da hep böyle olmuştu. Ben bu yaptığımdan geçmiş ilişkimde çok pişman oldum. Ben kullanıldım. Kullanıldım da fark edemedim ve bunu bu ilişkimde de sana yaptırmayacağım. Hepsi zaten hep senin gibiydi… Benim kıymetimi zaten anlayamadılar, sen de anlayamıyorsun… Hangisi bildi ki sen bilebileceksin… Nasıl olacak da beni anlayabileceksin? Sen de beni aldatacaksın değil mi tüm diğer ilişkilerde olduğu üzere? Sen de gideceksin değil mi? Hep üzülüyorum, sen de beni üzüyorsun aynı diğer denemelerimde olduğu gibi, ben hep üzülüyorum…

Bu serzenişler tanıdık geldi mi? Bu cümleleri okumak sizi de beni yazarken olduğu kadar çok etkiledi mi? Ne kadar sıklıkla bunu “sevdiğim” dediğiniz kişiye kullanmaktasınız? Hani kılıçların doğrultulduğu anlar gibi ne kadar sıklıkla o çok sevdiğinizi bu sözlerin “keskinliği” ile paramparça etmektesiniz? Ne zaman damarınıza basılsa, hadi itiraf edin, sizler de o “geçmişten” gelenleri ortaya dökmeye başlamıyor musunuz? Sen zaten şöyleydin, ben zaten böyleydim, sen bunu yaptın, ben bunu yaptım diye sonu gelmeyen karşılaştırmalara girmiyor musunuz?

Eski ilişkilerden yeni ilişkilere taşıdığınız yükleri bırakmaya hazır mısınız?

Ben bugün bu yazımda sizlerle birlikte eski ilişkilerden yeni ilişkilerimize taşıdığımız bu “aman vermez” yüklere, yaşanmışlıklara, “zor zamanlarımızda” azıcık olsun köşeye sıkıştığımızda karşımızdakini anlamaya çalışmak yerine geri püskürtmek üzere ortaya döktüklerimize bakalım istiyorum sizlerle birlikte…

Neden eski ilişkilerimizden yeni ilişkilerimize taşırız? Neden eskinin pişmanlıkları bir diğer kişinin yaptıkları daha önce sözüm ona “başımıza gelmiş olanlar” başka bir kişinin sorumluluğuymuş gibi ağzımızdan “sen de aynısın” şeklinde hiç de gerçekçi olmayacak bir şekilde böyle kolaylıkla dökülüverir… Neden sobelendiği anda kalbi kırılan bir çocuk gibi tam kaybetmek üzereyken can havliyle bunlara sarılırız… O kişileri eskilerle, eskileriyle, eskilerimizle vurmaya çalışırız?

Öncelikle bu anların farkında olmamız gerekmektedir… Belki buraya kadar okuduğunuzda şunu geçirdiniz içinizden “ben bunu hiç yapmadım”… Şimdi daha derinden daha detaylı düşünün istiyorum… Ben hemen kendimden bir örnek vereyim, bir ilişkimde yaptığım şeyler gerçekten takdir edilmemişti ve hiçbir değeri yok gibi algılanmıştı (ki o dönemde kendim bile kendimin derinden habersizdim).

Şu anda çok sevdiğim bir adam ile birlikteyim. Her anıma, her şeyime, her nefesime ne kadar çok kıymet verdiğinin farkındayım. Fakat yine de bana örneğin bir yemek yaptığımda bununla ilgili tarafsız bir görüş verdiğinde bile düşünce tarzım hemen “değer verilmeme” yönüne kayıyor. Bu sefer de yine aynı şekilde yine eskisi gibi değersizleştirildiğini düşünüveriyorum verdiğim emeklerin… Ve bu tamamıyla benim inancım olan bir akış. Aslında değersiz olan bir şey de değersiz görülen bir emek de yok… Sadece bir arkadaş gibi fikir ve düşüncelerin paylaşımı var… Ben yine de o tarafsız, o eskilerden bağımsız, o getirilen yüklerin olmadığı yerde kalamıyorum…

Eski ilişkilerden yeni ilişkilere taşıdığınız yükleri bırakmaya hazır mısınız?

Bunu henüz fark etmemle birlikte, artık emeğimin çok kıymetli olduğunu biliyorum. Ve hayatımdaki adamın bana en az benim kadar çok ama çok kıymet verdiğine de eminim. Böyle bir an olduğunda, ne zaman eski yüklerime, eski düşünce şeklime geçiverecek olursam, itinayla kendime bir “dur” diyorum… Eski bitti, eski zaman geçti, o eskidendi, o başka bir zamandı, önce ben kendime çok değer veriyorum ve evet her zaman çok fazla değer görüyorum… Benim emeklerim değerlidir, daha önce yaşadığım her ne olursa olsun ben bu zamanda ve şimdideyim…

Ve bunları içimden geçirdikten sonra tüm dikenlerim, tüm silahlarım, tüm savunmalarım iniveriyor… Eskiden gelen katılaştırılmış yaralar, iyileşmemiş acılar yok olup gidiveriyor… Sadece görüşler için minnetle teşekkür ediyorum. Bugün ben olana, benimle olana sonsuz bir teşekkürle o anı kucaklıyorum… Ne sen zaten böyleydin kalıyor; ne sen de aynı diğerleri gibisin, benim kıymetimi bilmiyorsun; ne de sen zaten ne anlarsın gibi iğneleyici o sevdiğimizi yaralayıcı hiçbir söz benimle olamıyor…

Bugün bu yazımda bana eşlik eden sen, bugün geçmişten bu zamana hangi yükleri taşımaktasın? Şimdi ilişkinde yaşadığın bir an gördüğün bir şey duyduğun bir söz neleri ortaya çıkartıyor? İstemli veya istemsiz hangi sözcükleri sarf ediyorsun, zamanı geldiğinde kullanmak üzere hangi silahları kuşanıyorsun? Şimdi gel birlikte atalım o “eskileri” o yıpranmışları o adı üzerinde geride kalmışları… O zamanı geçmişleri o bugüne uymayanları…

Bugün gel yepyeni bir sayfa açalım, bembeyaz, tertemiz, pürüzsüz ve hayatı bu anı yeniden yazalım… Hazır mısın?

 

İlginizi çekebilir: İlişkilerde ön yargı: Henüz yaşamadan emin olmak mümkün mü?

Pınar Özeken (Ulus)
2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini ... Devam