X

Ertan Balaban’la BJJ ve Crossfit üzerine

Dünyada popüler olan Brazilian Jiu Jitsu (BJJ) ve crossfit gibi uygulamalar Türkiye’de henüz marjinal kalıyor. Ancak Türkiye’de de popülerleşmeleri için çaba gösteren kişiler de yok değil.  Balaban Team takımının kurucusu Ertan Balaban, BJJ ve Crossfit’in Türkiye’de gelişimine ön ayak olan ender kişilerden biri. Kendisine Brazilian Jiu Jitsu, crossfit ve takımı hakkında merak ettiklerimizi sorduk.

1. Balaban Team nasıl oluştu? Başlangıcından itibaren geçen süreci kısaca anlatır mısın?

Aslında Balaban JJ Takımını kurmaya profesyonel MMA dövüşmeyi bıraktıktan sonra kurmaya karar verdim, çünkü aynı zamanda hem sporcu, hem de antrenör olmak bence imkansızdı.

Takımı kuralı bir sene kadar oldu ve takımımız 100 kişiyi aştı. Takımımızın 2 tane Güç ve Kondisyon antrenörü, 3 tane BJJ eğitmeni var.  Anadolu yakasında beni maçlara hazırlayan ve kişisel antrenörlüğümü de yapan Umut Duygu, Avrupa yakasında sizin de yakından tanıdığınız Yılmaz Arif Budak Hoca buluyor. Bu sporu bayanların da yapması için, uzun zamandır bizimle antrenman yapan Perihan Birol da bayan derslerini veriyor.

Anadolu yakasında Brazilian Jiu Jitsu derslerinde, benimle birlikte Barış Dokur antrenörlük yapıyor. Yakın arkadaşım olan Baran Ünal ise, Avrupa yakasında beraber açtığımız Tubarao Gym’de antrenörlük yapıyor.

Takım, kendi aramızda başladığımız antrenmanlara gelen insan sayısının artmasıyla ve bu insanların takımı sahiplenmesiyle, gitgide büyüyor. www.ertanbalaban.com adresinden Arkın Çelik’in bizler için yaptığı videoları izleyip antrenman yaparken ve kadar eğlendiğimizi görebilirsiniz.

Takımımızın iki tane ana sponsoru bulunmakta bunlar yine takımımızdan olan Emre Sarısoy arkadaşımızın yarattığı ve bence Avrupa’nın en iyi markalarından biri olan Mateleon Kimonos ve bizlere ve eğitmenlerimize her konuda destek olan New Balance ekibi.

Takımımız yılda en az 4 yada 5 turnuvaya hazırlanıyor bunların arasına “ibjjf” yani Dünya Jiujitsu Federasyonu’nun hazırlamış olduğu Avrupa ve Dünya Şampiyonaları mevcut, yılda en az bir kere de Brezilya’ya gitmeye çalışıyoruz. Orada kamplar yapıyor, turnuvalara katılıyoruz. Balaban Jijitsu takım sayfamızdan girip kamp ve maç videolarımıza göz atabilirsiniz. Adına takım diyoruz ama biz aslında birbirine bağlı, büyük bir aile gibiyiz. Bu takımın bir parçası olmak beni olduğu gibi bence herkesi çok mutlu ediyor.

Ertan Balaban’la Röportaj Yaptık

2. Brazilian Jiu Jitsu ile nasıl tanıştın? Türkiye’ye nasıl getirdin?

Brazilian Jiu Jitsu ile Amerika’da tanıştım. O zamanlar ring sporlarına meraklıydım ve MMA yapmak istiyordum. Fakat MMA yapabilmem için BJJ öğrenmem gerektiğini öğrendim ve Nogi JJ – kimono giymeden yapılan jiujitsu- yapmaya başladım. 2007 senesinde Türkiye’ye geldim ve bu sporu Türkiye’de yapan birkaç arkadaşımla tanıştım. 2008 yılında Türkiye’ye gelen Felipe Costa bana kimono giymedem bu sporda ilerleyemeyeceğimi söyledi ve bu alanda aldığım en büyük ders bu oldu. 2009 yılında ilk defa Brezilya’ya gittim, okulları gezdim, bu sporu daha yakından tanıdım ve katıldığım, Brezilya’nın en büyük yerel turnuvası olan Brazilian Nationals’ta 3. oldum. Bu üçüncülük, bu spora olan ilgimi ve kendime olan güvenimi arttırdı.

2009 senesinde Igor Silva ile tanıştım, kendisi Dünya, Avrupa, Asya ve Brezilya şampiyonu. Igor silva bizlere seminer vermek için şu ana kadar 7 kere Türkiye’ye geldi. Şu anda Igor Silva’nın Avrupadaki tek temsilcisiyim ve bu sene Igor Silva altında kahverengi kuşağı almaya hak kazandım. 2004’te başlayan bu serüvenin, başlangıcından tam 8 sene sonra kahverengi olabildim. Bu demek oluyor ki BJJ’de kuşak atlamak hayli zor, ama bence dünyanın en değerli kuşağı. Şu anda takımımızda 6 tane mor ve 26 tane mavi kuşak bulunmakta, 80 kişiye yakın da beyaz. Bu sayı bizi Avrupa’daki en büyük takımların arasına koyuyor, ben de bu takımı kurmakla doğru karar verdiğimi hissedip takımımla gurur duyuyorum.

Ertan Balaban’la Röportaj Yaptık

3. Crossfit de fitness’ın tanımını değiştiren uygulamalardan. Türkiye’de çok az bilinen bu iki disiplini neden bir arada sunuyor ve bunları nasıl yayıyorsunuz?

Maçlara hazırlanırken yaptığım antrenmanlarda hep fonksiyonel hareketler ve halter ile güç çalışmaları yapıyordum. Crossfit ile ilk tanışmam bu sporun bu ülkedeki öncülerinden, Crossfit 34 ün sahibi olan Mehmet Kilimci ile tanıştıktan sonra başladı. BJJ ve Crossfit çok paralel sporlardır, dünyada da çoğu BJJ sporcusu, maçlarına crossfit antrenmanlarıyla hazırlanıyor. Crossfit bu yüzden çok ilgimi çekti ve biz de okullarımızda bu antrenman sistemini kullanmaya başladık. Daha sonra takımımızın hocalarından Umut Duygu ile Avusturya’nın Viyana şehrinde bulunan Crossfit eğitimlerine katıldık ve bu konuda daha fazla bilgi sahibi olduk. Şu anda Avrupa yakasında Crossfit antrenmanlarımız devam ediyor. Yakın zamanda Bağdat Caddesi’ne açılacak olan ZONE Spor tesisinin içine açacağımız okulumuz ile Anadolu yakasında da crossfiti büyütmeye kararlıyız. Ayrıca takım sponsorumuz New Balance ile bu konuda çok iyi kamp ve yarışma projelerimiz var ama bunlar sürpriz olsun.

4. Nasıl bir ekibiniz var? Profili nedir? Ortamınız nasıl? Kadınlar da var mı?

Ekip çok sağlam diye başlayabilirim bu konuya, bu takım birçok bilgili, kaliteli ve donanımlı insandan oluşuyor. Bu spora yurt dışında beden satrancı diyorlar ve bu sporu yapan insanlar zeki oluyorlar. Her sporun olduğu gibi bu sporun da bir profili ve kültürü var ve o yüzden takımdaki çoğu arkadaşım ile ortak yönümüz çok fazla. Onlarla hem kardeşim hem arkadaşım gibi sosyal ortamda da görüşüyorum. Ben bu insanların hocası olduğum için çok gururluyum çünkü hepsi kendi alanında çok başarılı insanlar. Takımımız o kadar güzel bir networke sahip oldu ki, ihtiyacımız olan her şeyi takım içinde çözebiliyor, dışarıdan çok fazla destek bile almıyoruz.

5. Uplifers diye nitelendirdiğimiz konsept fiziksel, ruhsal ve sosyal anlamda iyi olmaya işaret eder. Siz de kendiniz ve ekibiniz için Uplifers diyebilir misiniz? Ruhsal ve sosyal katkıları nedir?

Biz buna “Uplife” demesek de “Lifestyle” diyoruz ve aslında birbirine çok benzeyen kelimeler. Yani hepimiz aynı hayat tarzını yaşıyoruz. İyi besleniyoruz, Crossfit yapıyoruz, en güzel zamanımızı minderde geçiriyoruz, BJJ’e aşığız, birbirimize bağlıyız, sırt sırta turnuvalara gidip beraber madalya kazanıyoruz. Bu ekip nasıl oluştu bilmiyorum ama benim çocuklarıma bırakacağım en büyük miras, her gün büyüyen bu güçlü takım olacaktır diye düşünüyorum.

Takımımızın şu anda Bursa ve Ankara’da temsilcilikleri vardır. Yakın zamanda İzmir’de de temsilcilik açmayı planlıyoruz. Ayrıca İstanbul’daki temsilciliklerimizi arttıracağız. Bunların başında Sinan Yıldız’ın önderlik yaptığı, Maltepe’de bulunan Sports Club’da derslerimiz başlıyor.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 

Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale