En yakınımda kim var?

“Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.” ya da “İnsan, en çok vakit geçirdiği 5 kişinin ortalamasıdır.” Tanıdık geldi mi bir yerlerden? 

Hepimiz bu cümlelere aşinayız okuduğumuz kitaplardan, girdiğimiz sohbetlerden. Ama bana sorarsanız hayatımıza ne denli etki ettiğinin çok sonradan farkına varıyoruz. Yaşamlarımızın çocukluk, gençlik, yetişkinlik dönemlerini sekmeler halinde hızlıca bir tarayalım hep beraber. Özellikle bazılarında kendiniz dışında farklı kahramanlar takıldı mı gözünüze? Bu kişiler belki en yakın arkadaşınız, iş arkadaşınız, ailenizden biri, eşiniz, unutamadığınız bir sevgiliniz… Yaşadığınız hikayelerin her birinde, gittiğiniz yolun yönüne en az sizin kadar katkısı olan o kahramanlar. 

Ben hayatımın özellikle son yıllarında fark ettim ki, yakın çevremde durmasını bilinçli ya da bazen bilinçdışımın bana oynadığı oyunlarla seçtiğim arkadaşlarım, eşim, sevgililerim, iş arkadaşlarım benim yolculuğumun seyrinde büyük rol oynamış, hala da devam ediyor. 

Peki nasıl oluyor bu iş? Ee biz değil miydik her şeye karar veren, yön veren, hayatının kontrolünü kimseye bırakmayan? Aslında konu tam da öyle değil. Evet, dümende biz varız ve onu kimselere bırakmaya niyetimiz yok ama zamanımızın büyük bir kısmını geçirdiğimiz kişilerin bu yolculuktaki etkisi de yadsınamaz bir gerçek. Bazen aldığımız önemli kararlarda, döndüğümüz keskin virajlarda, bazen de sabah uyandığımızdaki enerjimizin gün içinde yaptığımız bir konuşmayla tam tersine döndüğü zamanlarda…

Yakın çevreme hep söylediğim bir şey var, bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar fikrine, yaşamına, aldığı kararlara, enerjisine güvendiğiniz en yakınlarınız olsun hayatınızda. Benim bu hayattaki en büyük şanslarımdan biri onlar diyebilirim. Özellikle çokça dönüşümden geçtiğim, düştüğüm kalktığım, bazı sabahlar “yok ya galiba yapamayacağım” dediğim son yıllarımda bazen söyledikleri bir sözle bazen de sadece susarak beni dinlemeleriyle destek olan görünmez kahramanlarım.

Zaman içinde fark ettim ki onların fikirleri, hayatı yaşayış biçimleri, hayata karşı enerjileri, zorluklarla mücadele etme yöntemleri, çevrelerindeki insanlara davranış seçimleri, benim düşünce yapımda ve aldığım kararlarda büyük rol oynamış. 

Mesela hayatınızda sürekli olarak olumsuz konuşan, insanlar ve konular hakkında negatif yorum yapan insanlarla beraberseniz, yaşadıklarınız karşısında pozitif çıkarımlar yapmayı bekleyemezsiniz. Ya da yaşadığı herhangi bir yenilgide sadece hayatındaki insanları ve olayları suçlamayı alışkanlık haline getirmişse bu kişiler, kendinize ayna tutmayı öğrenmeniz çok da mümkün değil. Eğer girdiğiniz sohbetlerde hep yüzeysel konular hakkında konuşmaya başladığınız fark ettiyseniz, yaşadıklarınızı ve gittiğiniz yönü sorgulamadan sadece işinizi, evinizi, eşinizi, ne kadar para kazandığınızı konuşur hale gelmiş olabilirsiniz.

Yakın gelecekte yaşamımızın hangi yöne gideceğini keşfetmek ve “Acaba 3 yıl sonra ne yapacağım?” gibi soruların cevaplarını bulmak için en yakınınızda tuttuğunuz kişilerin yaşamlarına bakın. Onların idealleri neler, nelerden yapmaktan keyif alıyorlar, mutlulukları tanımları nedir, yaşama karşı bir iştahları var mı gibi gibi… Ve göreceksiniz ki yaşamınız bu gerçeklerin çok daha ötesinde olmayacak. Geçmişe gittiğinizde çokça bunun örneklerini görmeniz de tesadüf değil. 

Tüm bunların üstüne düşünüyorum da acaba bugün olduğumuz kişiler, geçmişte zamanımızın büyük çoğunluğunu geçirdiğiniz kişilerin ortalaması mı sadece? Üstüne düşünmeye değer 🙂 

Sevgiyle kalın.

İlginizi çekebilir: Başkalarının yaptıklarından sorumlu muyum?

Ecehan Kaylan
1990 Aralık ayında, İzmir’de başladı benim serüvenim. 10 senedir kurumsal hayatta özel şirketlerde çalışan, 33 yaşında beyaz yakalı endüstri mühendisiyim. 30 yaşımla beraber hayatın ... Devam