Ekolojik sorunlara karşı bireysel olmayan tutum ve eylemler

Sanayi devrimi ile birlikte gelen bilimsel ve teknolojik gelişmelerin insan hayatını önemli biçimde değiştirdiği su götürmez bir gerçek. Geçmiş yüzyıllara kıyasla çok daha sağlıklı, refah ve güvenli yaşıyoruz. Ancak bize fayda sağlayan bu düzen, bizi barındıran gezegenimize ciddi zararlar veriyor. Küresel ısınma, iklim değişikliği, doğal kaynakların tükenmesi, su ve hava kirliliği gibi çevresel sorunlar doğal dengenin bozulmasına sebep oluyor.

Hep gezegenimizi kurtarmaktan, onu iyileştirmekten söz ediyoruz ama doğrusu, gezegenimizin düzeltilmeye ya da iyileştirilmeye ihtiyacı yok. İyi, neye göre iyi? Elbette biz, insanlar için iyi olandan bahsediyoruz. Çünkü dünyamızın var olan koşulları biz insanlar için en ideal yaşam koşullarını oluşturuyor. Havadaki oksijen oranı, atmosferin ısısı, ozon tabakasından geçebilen ışınların yoğunluğu biz insanların hayatta kalabilmesi için en ideal miktarda. Ekolojik denge bozulursa gezegenimize hiçbir şey olmaz. O, hayatta kalmanın ve ilerlemenin bir yolunu bulur, kendine yeni bir denge bulur. Fakat insanlık değişen koşullara adapte olamadığı için yok olur. Gezegenimizin bize ihtiyacı yok ama bizim ona ihtiyacımız var. Çevre sorunlarının ciddiyeti ve çözümün aciliyeti tamamıyla bizimle alakalı bir sorun.

Ben ekoloji ve çevre konularında 2018 yılından beri ilgiliyim ve çevre kirliliği için yine 2018’den beri bireysel eylemlerde bulunuyorum. Plastik atık sorununun bir parçası olmamak için tek kullanımlık plastikleri reddederek sıfır atık yaşamaya başladım. Karbon emisyonumu azaltmak için minimalist ve vegan oldum. Hava kirliliğine sebep olmasını engellemek için organik atıklarımı kompost yapmaya başladım ve geri dönüşüme eskisinden çok daha fazla dikkat eder oldum. Bunların hepsi harika, var olan küresel bir soruna karşı bireysel eylemlerde bulunarak bilinçli bir Dünya vatandaşı olmaya çabalıyorum. Yaptıklarım kesinlikle faydasız değil. Peki, küresel ısınmayı tersine çevirebilecek, iklim değişikliğini engelleyebilecek, mercan resiflerini kurtaracak ya da ozon tabakasını eskisi kadar kalın ve sağlam kılacak kadar etkili mi?

Kısa cevap: Hayır.
Uzun cevap: Dünyada yaşayan istisnasız her bireyin çevre kirliliğine karşı bireysel olarak gerçekleştirebileceği eylemleri yerine getirmesi mümkün değil. Birinci dünya ülkeleri sanayi faaliyetlerine o kadar bağlı ki, o ülkelerde yaşayan insanların çevre dostu gereçlere ve imkanlara ulaşması güç. Üçüncü dünya ülkelerinde yaşayan insanların da yıllar sonra gelecek bir 1,5 ᵒC’lik küresel ısınmadan çok daha acil ve hayati sorunları var.

Dünyada yaşayan istisnasız her birey çevre kirliliğine karşı bireysel olarak gerçekleştirebileceği eylemleri yerine getirse dahi cevap yine hayır olur. Çevre kirliliğindeki artış önemli ölçüde azalır, gezegene verilen tahribat hızı düşer. Ona bir lafım yok. Ancak çevreyi asıl kirleten etmenler bireysel olarak yaptıklarımız değil, büyük şirketlerin ve devletlerin yaptıklarıdır. Bu nedenle de bireysel olarak elimizden gelenin en iyisini yapsak bile, sadece bireysel eylemlerle bu koca gezegeni eski ekolojik dengesine kavuşturmak pek mümkün değil.

Demek istediğim şu: Siz kahvenizi termosta alarak tek kullanımlık kâğıt bardak tüketiminizi sıfıra indirmiş olabilirsiniz. Bu, denizlerde daha az plastik atık olması ve denizde kendi halinde yüzen masum bir balinanın o atıklar yüzünden boğulma olasılığının azalması anlamına gelir. Bu harika bir haber! Ancak kâğıt bardak yerine termos kullanma kararınız o balinayı okyanustaki bir petrol sızıntısında zehirlenmekten korumaz. Ekolojik yaşamı hiç önemsemeden yaşayan bir insanın 70 yıl boyunca açığa çıkardığı karbon salınımı, küresel enerji sektörünün bir saniyede açığa çıkardığı karbon kadar bile etmez. Bu nedenle gerçek ve kalıcı bir çözüm için, bireysel olarak değiştiremeyeceğimiz durum ve olaylara da el atmak gerekir.

Bireysel olmayan tutum ve eylemler nelerdir?

Bireysel olarak değiştiremeyeceğimiz durum ve olaylardan kastım, tek başımıza etkili olamayacağımız ancak büyük bir grup halinde hareket edersek büyük ve önemli bir değişim gerçekleştirebileceğimiz durum ve olayları kapsar. Burada bütün bir sektörü, bütün bir ülkeyi ya da bütün bir kıtayı değiştirmekten söz ediyorum. Eğer enerji sektörü bir insanın 70 yılda yarattığı kirliliği 1 saniyede yaratıyorsa, bireyler değil sektörler değişmelidir. Eğer bir hükümet “küresel ısınma yalan” diyorsa, halkın vergileri ile fosil yakıtlara yatırıp yapıyorsa, bu sektörlerin mevcut şekilde çalışmasını destekliyorsa ve çevre dostu değişikliklerin önünü kapatıyorsa, bireylerden önce yönetim değişmelidir. Eğer bir firma müşterilerine plastik poşet yerine geri dönüştürülmüş kâğıttan alışveriş torbaları verirken diğer yandan ucuz palm yağı üretimi için ormanları yıkıp yok ediyorsa, bu firmaların değişime gitmesi daha önemlidir.

Ne yapabiliriz?

Bir şirketi, sektörü ya da yönetimi değiştirmek gibi böylesi büyük bir değişimi bizler nasıl gerçekleştirebiliriz? Bunun çok basit ve tek bir yanıtı var: Arz-talep meselesi.

Arz ve talep arasındaki ilişki ekonominin konusudur ancak ekonomi dışında da pek çok alanda etkilidir. Bizler birer tüketiciyiz ve tüketim tercihlerimiz, yani taleplerimiz, üretilen ürün ve hizmetlerin niteliğini belirliyor, yani bize arz edilenleri. Bir tekstil markasının çalışanlarını sosyal haklarından mahrum ettiğini ve kimyasal atıklarını nehre döktüğünü öğrendiğimizde, o markayı protesto etmek ve o markadan alışveriş yapmamak gerekir. Var olan talebi (ki burada talep edilen şey işçi haklarına saygı ve çevre dostu atık yönetimidir) karşılayamamaktan dolayı gelir kaybı yaşayan marka yöneticileri, eğer iflas etmek istemiyorlarsa, potansiyel müşterilerinin isteklerini göz önüne almak zorundadır. Marka ismi vermekten kaçındığım için yazamıyorum ama internette “çevreyi en çok kirleten markalar” diye bir arama yaparsanız en çok uzak durulması gereken markaları öğrenebilirsiniz. Bu, çevreyi kirleten şirketleri cezalandırarak ve çevre dostu çalışmalar yapan şirketleri maddi yönden destekleyerek gerçekleştirebileceğiniz bir bireysel-olmayan eylem modelidir.

Arz ve talep ikilisi siyasette de işe yarar. Bir siyasi lider (bu bir belediye başkanı, devlet başkanı, milletvekili ya da muhtar olabilir) halkın oyları ile iktidara gelmek istiyorsa, halkın taleplerini onlara arz etmek zorundadır. Eğer bir siyasi lider halkın çevre politikalarına önem verdiğini, bu konuda hassasiyetin arttığını ve çevre kirliliği konusuna ağırlık verdiğinde diğer adaylardan daha öne çıktığını görürse, çevre dostu projelere ağırlık verir. Bu insanlar karar verme yetkisine sahip olduğunda iklim değişikliği için mücadele eder, çevre kirliliğini engelleyecek yasalar çıkarır ve çevre dostu teknolojilerin gelişimine yatırım yaparlar. Gıda, enerji ve inşaat gibi günümüzde çevreyi en çok kirleten büyük sektörlerin değişimi de bu siyasi liderler tarafından sağlanır.

Özet

Günümüzde yaşadığımız ve gelecekte daha kötüye gideceğini öngördüğümüz çevre felaketlerini engellemek için plastik tüketimini azaltmak, enerji tasarrufu yapmak ya da karbon ve su ayak izimizi azaltacak şekilde yaşantımızı değiştirmek gibi pek çok bireysel eylemde bulunuyoruz. Bu eylemlerin önemi ve etkisi yadsınamaz, ancak sadece bireysel sorumluluklarımızı yerine getirerek küresel çapta büyük bir etki yaratamayız. Çünkü aslında ekolojik dengeyi bozan etmenler en çok gıda, enerji, inşaat ve ulaşım sektörlerinin faaliyetleri ile açığa çıkıyor. Bu sektörlerin ve bu sektörleri yöneten kişilerin ve kurumların değişimini kendi tercihlerimiz ile tetikleyebilirsek, bireysel olarak yaptıklarımızla birlikte, çok daha hızlı ve kalıcı bir çözüme ulaşabiliriz. O yüzden tek kullanımlık plastiklerden uzak duralım, çevreyi kirleten markalardan alışveriş yapmayalım ve çevre kirliliğine önem veren, yenilikçi fikirlere sahip liderlere desteğimizi gösterelim. Tüketici ve vatandaş olarak hepimiz, birlikte, büyük ve kalıcı bir değişimin küçük ve önemli parçaları olalım.

Hepinize atıksız günler dileklerimle…

Kaynaklar
GatesNotes, The Blog Of Bill Gates: https://www.gatesnotes.com/

İlginizi çekebilir: Paketlerdeki 3 önemli kavram: Bozunur, biyobozunur ve kompost edilebilir

Çağla Lotinac Akman
Galatasaray ve UPS spor kulüplerinde 12 yılını verdiği voleybol kariyerine, bilim insanı olma isteğiyle son vermiştir. İstanbul Teknik Üniversitesi'nde Moleküler Biyoloji Genetik ve Biyoteknoloji ... Devam