X

Duygusal ilişkilerde 20’li yaşlardan 30’lara geçişte değişen 9 şey

Herkes sevmek ve sevilmek, ilgi görmek, başkaları tarafından beğenilmek ya da hayatının aşkını bularak onunla tüm hayatı boyunca mutlu ve huzurlu yaşamak ister.

Yaşımız ilerledikçe, yani “Sen ne zaman evleniyorsun?” sorusunu soranlar her geçen gün daha da çoğaldıkça, bu isteğimizin ihtiyaca dönüştüğünü ve bir an önce doğru kişiyi bulmamız gerektiğini düşünmeye başlarız. 20’li ve 30’lu yaşlardaki ilişki anlayışı, arada çok fazla yıl olmamasına karşın birbirinden oldukça farklı. Ancak tabii ki her ikisinin de oldukça eğlenceli ve avantajlı tarafları var.

Uplifers olarak 20’li ve 30’lu yaşlarda ilişki anlayışımızda yaşanan değişimleri sizler için inceledik;

Flörtleşme

20’li yaşlarda flörtleşmenin tek bir amacı vardır: Eğlence. Özellikle 20’li yaşların başında, birileriyle flört etmek eğlenmenin en basit ve etkili yollarından biridir. İlişkiden tek beklentimiz, bizimle aynı yaşlarda ve güzel zaman geçirebileceğimiz birilerini bulmaktır.

30’lu yaşlara gelindiğinde ise flört etme amacı artık yerleşik düzene geçme isteğine dönüşür. Karşımızdaki kişiyle beraber güzel zaman geçirebilmenin dışında uzun süreli bir beraberlik beklentimiz olduğu için aradığımız özellikler daha da  artar. Artık partner seçiminde daha seçici olduğumuz için, geçmiş deneyimlerimizden edindiğimiz tecrübeyi de işin içine katarak mükemmel kişiyi bulma çabasına gireriz.

 Cinsellik

20’li yaşlarda cinsellik sadece sayılardan ibarettir. Kiminle birlikte olduğunuzdan çok biriyle birlikte olabilmeniz önemlidir. Cinsel hayatınızın yavaş yavaş şekillenmeye başladığı 20’li yaşlar, cinsel açıdan bir keşif ve öğrenme dönemi olarak da konumlandırılabilir.

30’lu yaşlara gelindiğindeyse, kişi cinsel açıdan ne istediğinin daha farkında ve daha tutarlı kararlar verebilecek düzeydedir. Flört ettiğiniz kişiyle cinsel boyutta bir şeyler yaşamak 20’li yaşlarınızdaki gibi stres ya da gerginlik yaratan değil, olması gereken ve normal bir durumdur. Yatakta ne istediğinizi, nelerden hoşlandığınızı ve nelerden hoşlanmadığınızı çok daha iyi bildiğiniz için daha seçici davranırsınız.

Fiziksel görünüm

20’li yaşalrımızda beraber olduğumuz kişinin mümkün olabildiğince seksi ve çekici olması bizim için büyük önem taşır. Uzun süreli bir ilişki beklentisi olmadığı için, kişisel özelliklerden çok dış görünümün iyi olaması ön plandadır.

30’lu yaşlara gelindiğinde fiziksel görünümden çok karşımızdaki kişinin kişilik özellikleri ve ne kadar ortak noktada buluşabildiğimiz önemli olmaya başlar. Partnerimizin bizi geliştirebilecek ve yukarı taşıyabilecek kişiler olması önem taşır. Ortak bir konu üzerine konuşabildiğimiz, düşünce yapımızın uyuştuğu biriyle beraber olmak isteriz.

Evlilik

20’li yaşlarda evlilik düşüncesi aklınızın ucundan bile geçmez. Henüz yaşınız genç olduğu için toplum ve aile baskısının da az olması nedeniyle özgürlüğünüzün tadını çıkarabilirsiniz.

30’lu yaşlara gelindiğindeyse evlilikle ilgili düşünceler yavaş yavaş kafanızda şekillenmeye başlar. Birlikte olduğunuz kişiyle daha fazla zaman geçirmek, beraber yaşayıp yaşayamayacağınızı görmek için onun hakkında daha fazla bilgi toplamaya çalışırsınız. Bazen çevrenizdekilerin baskısı, bazen çocuk yapma isteği ya da çevrenizdeki arkadaşlarınızın tek tek evlenmesi nedeniyle duyduğunuz yalnızlık hissi, evlilik konusuna daha sıcak bakmanıza neden olabilir.

İlgi alanları

20’li yaşlarda genelde ilgi alanlarımızın ve beklentilerimizin aynı olduğu kişileri seçmeye çalışırız. Aynı müzüik grubunu dinlemek, aynı dizileri izlemek, aynı ünlüleri takip etmek karşımızdaki kişiyle daha eğlenceli zaman geçirmemizi sağlayacağı için bize daha cazip gelir.

30’lu yaşlara gelindiğindeyse aynı ilgili alanlarına sahip olma isteği yerini aynı hedeflere sahip olma beklentisine bırakır. İlişkiyle ilgili beklentilerinizin, hayata dair görüşlerinizin ve gelecek hedeflerinizin ortak olması, iletişiminizin güçlü olmasında ve iyi anlaşabilmenizde önemli rol oynar.

Kabullenme

20’li yaşlarda karşımızdaki kişiden beklentilerimiz daha az ve basit şeyler olduğu için hem karşımızdaki kişiyi olduğu gibi kabul etme hem de kendimizi ona kabul ettirme konusunda çok büyük problemler yaşamayız.

30’lu yaşlardaysa partnerimizle ilişkimizi biraz daha ielri boyuta taşımak istediğimiz için ilişkiye biraz daha eleştirel bir gözle bakarız ve karşımızdaki kişiyi olduğu gibi kabullenme konusunda problem yaşayabiliriz.

Bağlılık

20’li yaşlarda ilişkilerimiz daha çok duygusal boyutta yaşandığı için, sevilme ve ilgi görme duyguları daha ağır basar. Bu nedenle bize iyi davranan ve ilgi gösteren kişilerle birlikte olmak isteriz. Duygusal yanımızı besleyecek ve en az karşımızdaki kişiyi sevdiğimiz kadar sevgisini gösterebilen kişilerle beraber olmak 20’li yaşlarda önem taşır.

30’lu yaşlarda ise, bize saygı duyan, olduğumuz gibi kabullenen ve bağlılığından şüphe etmeyeceğimiz kişilerle beraber olmak daha önemli hale gelir. Yani, ilişkide duygulardan çok mantık ağır basmaya başlar. İlişkiye başladığımız ilk bir kaç ayda sevildiğimizi hissetmek istesek de, zamanla yalnızca duygusal ihtiyaçlarımızın karşılanması yeterli olmamaya başlar

Arkadaşlık

20’li yaşlarda ilişkide arkadaşlık boyutu çoğu zaman önemsenmez. Birlikte zaman geçirmekten hoşlanıyor olsanız da, biriyle ilişkideyseniz o yalnızca sevgilinizdir. Arkadaş grubunuzla geçirdiğiniz zaman ve sevgilinizle geçirdiğiniz zaman ayrıdır.

30’lu yaşlarda ise sevdiğiniz kişiyle arkadaş da olabilmeniz ve birlikte kaliteli zaman geçirebilmeniz önem kazanmaya başla. Zaten bu yaşlarda yaşanan ilişkiler de genelde uzun süreli olduğu için, ister istemez duygusal ilişkiniz bir süre sonra arkadaşlık ilişkisine dönüşmeye başlar. Bu nedenle, 30’lu yaşlarında ilişkisi olup ayrılan insanlar, ilişki sonrasında arkadaş kalmaya daha eğilimlidir.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale