Daha mutlu bir yaşam için: Bedeninizle barışıp kendinizi olduğu gibi sevin

Yazılarımı uzun süredir okuyorsanız yazılarımın çoğunlukla hem kadınlara hem erkeklere hitap ettiğini fark etmişsinizdir. Her ne kadar bugünkü yazım sadece kadınlara yönelik olsa da bu yazıyı erkeklerin de okumasında fayda olduğunu düşünüyorum. Konumuz kadınlara dayatılan zayıflık baskısı.

Bu yazıyı yazmaya geçenlerde Instagram’de gördüğüm bir fotoğraf yüzünden karar verdim. Alex Light tarafından paylaşılan fotoğrafta, kadınlardan beklenen “ideal” vücut ölçülerinin her on yılda bir nasıl değiştiği gösteriliyordu. Örneğin Twiggy gibi oldukça zayıf bir mankenin çok popüler olduğu 1960’lı yıllarda kadınlardan beklenen Twiggy zayıflığıyken, Elle Macpherson’ın süper model olduğu 1980’li yıllarda kadınlardan daha atletik ve kaslı olmaları bekleniyordu. Evet kıyafetlerin, saçların ya da makyajın modası olabilir ama kadın vücut ölçülerinin modası olabilir mi gerçekten? Bu kadın vücudunun nesneleştirilmesi değilse nedir ve ne kadar doğru bir davranış şeklidir?

Benim ilk eğitimim moda tasarımı olduğu için özellikle moda endüstrisinin kadın bedeni üzerinde uyguladığı büyük baskının çok farkındayım. Ve tabii ki medyanın. Gerek basılı, gerek görsel, gerekse de sosyal medya olsun, tüm medya türleri kadınların üzerindeki bu zayıf olma baskısının daha da artmasına yol açacak şekilde davranıyorlar. Özellikle reklamlar, popüler gazeteler, televizyon programları ve filmler önceden biçimlendirilmiş ve idealize edilmiş beden imgelerinin yayılmasına olanak sağlamakta (Featherstone, 1993). Kadınlara verilen mesaj aslında son derece nettir: “Beğenilmek istiyorsan, zayıf olmalısın” ve bu mesaj kadınların olumsuz beden imajına sahip olmalarına yol açmaktadır.

Tabii ki bir kadının sağlıklı ve fit olmak için spor yapmasında, kilosuna dikkat etmesinde hiçbir sorun yok. Ama ya o kadının kendini sevmesi zayıf bir bedene sahip olmasına bağlıysa, ya o kadın istediği ölçülerde olmadığı için daimi bir mutsuzluk hissediyorsa? İşte burada devreye bedeni beğenme kavramı giriyor. Bedeni beğenme; bireyin bedeni ile ilgili pozitif fikirlerinin olması, bedeninin kusurlarına bakmaksızın bedenini olduğu gibi kabul etmesi, bedenine duyduğu saygının bir göstergesi olarak sağlığı ile ilgilenmesini içerir (Wood-Barcalow, Tylka & Augustus-Horvath, 2010).

Sevgili hemcinslerim burada iş bizlere düşüyor. Sahi siz bıkmadınız mı hayatınızın büyük bir bölümünü bitmek bilmeyen diyetlerle geçirmekten? Bir türlü istediğiniz kiloya ulaşamamaktan? Kendinizi durmadan gazetelerde, dergilerde gördüğünüz sözde “ideal” vücut ölçülerine sahip kadınlarla kıyaslamaktan? Hepimizin şunu anlaması lazım, bizim kadınlar olarak kimseye zayıflık borcumuz yok. Biz olduğumuzdan daha zayıf ve daha fit olmak istiyorsak bunu sadece ve sadece kendimiz için yapmalıyız. Zayıflama isteğimizin ardındaki nedenler toplum baskısı ve kendimizi bir erkeğe beğendirme arzumuz olmamalı. Erkeklerin üzerinde zayıf olmalarıyla ilgili herhangi bir baskı mevcut değil. Yine erkeklerin çoğu kendileriyle ve vücutlarıyla barışıklar. Neden kadınlar da öyle olmasınlar?

Hadi bu duruma bir son verin. Sizi hep rahatsız eden selülitlerinizi sevin. Kendinizi sevmeniz ve kilonuz arasında bir bağlantı olmaması gerektiğini anlayın. “Benim kilom sadece beni ilgilendirir” tavrını benimsedikten ve iyice içselleştirdikten sonra, kadınlar üzerindeki kilo baskısını umursamamaya başlayacaksınız. Unutmayın herhangi bir sağlık sorununa yol açmadığı takdirde bir kadının kaç kilo olduğu sadece ve sadece o kadını ilgilendirir. Daha mı zayıf olmak istiyorsunuz? Daha mı fit olmak istiyorsunuz? Olun ama kendiniz için olun, toplum baskısı yüzünden değil. Hadi bugünden itibaren;

  • Bedeniniz hakkında olumsuz yorumlar yapmaktan vazgeçin.
  • Bedeninize bu yaşamı deneyimlemenizde size yardımcı olduğu için teşekkür edin.
  • Bedeninize saygı duyup ona güzel bir şekilde bakın. Hareket edin, size iyi gelen sağlıklı besinler tüketin. Gerekirse bu konular hakkında bir beslenme uzmanına danışın.
  • Biz kadınların kendimizi ve hemcinslerimizi kilo üzerinden eleştirme huyumuzdan bir an önce vazgeçmesi gerekiyor. Bundan böyle ne kendi kilonuz ne de başka kadınların kiloları hakkında negatif sözler sarf etmemeye özen gösterin.
  • Olanaksız bir güzellik idealine uymaya çalışmakla harcadığınız enerjiyi, hayallerinizi gerçekleştirmeye yöneltin. Kendinizi tepeden tırnağa sevin. Hemen şimdi. İdeal kilonuzda olunca değil, şu an sevin. 

Gelin bunu bir akım haline getirelim ve gülümserken çekilmiş fotoğraflarımızı #bedenimiolduğugibiseviyorum etiketiyle sosyal medya hesaplarımızda paylaşalım. Eğer kilonuz hakkındaki düşünceleriniz günlük hayatınızı yaşamınızı engelliyorsa bir psikolog ya da psikiyatrist desteği almayı ihmal etmeyin.

Size bedeninizle barışıp kendinizi olduğunuz gibi sevdiğiniz günler diliyorum. Bu arada sizlere bir eğitim haberim var. WhatsApp ya da FaceTime üzerinden birebir görüşmeler şeklinde ilerleyen üç haftalık “Öz Sevgi” eğitimimle ilgileniyorsanız bilgi için rsolaker@gmail adresine yazabilirsiniz. 2020 yılını “Hayatı Güzelleştirme Yılı” ilan ettim. Hayatı güzelleştirmekle ilgili psikoloji egzersizler paylaştığım Instagram hesabım ise @ranakutvan.

Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.

Kaynaklar:
Featherstone, M. (1993). The Body in Consumer Culture. The Body, Social Process and The Cultural Theory, Ed. Featherstone M., Hepworth M. ve Turner S. B. Sage Publication: Londra, s. 170-197
Wood-Barcalow, N. L., Tylka,T. L., & Augustus-Hovarth, C. L. (2010). But I like my body: Positive body image characteristics and a holistic model for young-adult women. Body Image, 7, 106-116.

İlginizi çekebilir: Beğenilme arzusu: Başkalarının sizi beğenmesine bağımlı mısınız?

Psikolog Rana Kutvan Psikolog
İstanbul doğumlu olan Rana Kutvan lise öğrenimini Nişantaşı Kız Lisesi’nde tamamladı. Önce LCC’de bir sene akabinde de İstasyon Sanat Merkezi’nde iki sene süren bir ... Devam