‘Ruhum yogayı, yoga da ruhumu besliyor’: Çetin Çetintaş ile yoga ve kendini bulma yolculuğuna dair röportaj

Yoga, binlerce yıl öncesine dayanan ve günümüzde dünya çapında milyonlarca insanın ruhunu, bedenini ve zihnini birleştiren, yaşam boyu süren kıymetli bir yolculuk… Türkiye’de de bu kadim disiplinin öncülerinden biri olan Çetin Çetintaş, hem bir yoga eğitmeni hem bir yazar hem de başarılı bir konuşmacı olarak yalnızca yogaya değil, yaşamın inceliklerine de değinen bütüncül bakış açısıyla çok sayıda insana ilham oluyor.

Kendi yaşam yolculuğundan, deneyimlerinden ve bilgi birikiminden aldığı ilhamla, yoga ve meditasyonun gücünü yaymak için farklı alanlarda çalışmalar yürüten Çetin Çetintaş, pek çok kalbe dokunmayı başarıyor. Biz de bu yolculuğunda hem kendisine hem de çalışmalarına dair çok merak edilen soruları yönelttik. Sevgili Çetintaş’ın zengin bilgi birikimi ve deneyimlerinden yararlanmak, kendi yaşam yolculuğunuza ışık tutmak ve çok daha fazlasını keşfetmek istiyorsanız, keyifli okumalar…

Yoga ile ilk buluşmanızı hatırlıyor musunuz? Aradığım, beklediğim, umduğum, hayatımda eksik olan-olması gereken, beni ben yapan ya da siz nasıl tanımlarsanız; ‘yoga’ymış dediğiniz ilk an neydi?

Manastırda bir akşam meditasyona oturmak için minderimi yere koydum, hava kararmak üzereydi, gökyüzü koyu maviydi… Hava çok sıcak olduğu için üstümdeki giydiğimiz kumaşı omzuma aldım ve yere oturduğum o anda daha gözümü kapatmadan içimde büyük bir huzur ortaya çıktı. O an içimde beliren şey “şu anda tam olmam gereken yerde, yapmam gereken şeyi yapıyorum…”du. Kendimi yaşama senkronize ediyordum. Yaşamımda eksik olan ya da fazla olan bir şey yoktu, benim tüm yaşama hizalanmaya ihtiyacım vardı. İşte o an, her şeyle birlikte olma hali “yoga” dediğimiz şeydi…

Turuncu, neredeyse sizinle özdeşleşmiş durumda. Eğitimlerinizde, derslerinizde, günlük yaşantınızda, seyahatlerinizde, tercihiniz yoğunluklu olarak turuncu renk. Neden bu rengi tercih ettiğinizi kısaca açıklamak ister misiniz?

Tek renk ve tek tip giyinmek bana kolay ve rahat geliyor. Her gün ne giysem derdi olmadan, gittiğim yere göre kıyafet seçmek zorunda olmadan hep aynı renk ve tarzda kıyafetlerle yaşamak büyük bir kolaylık. Özellikle turuncuyu seçmemin sebebi, turuncu zihin alanının rengi. Bana zihni kontrol etmenin 7/24 önemini ve gerekliliğini hatırlatıyor. Zihni kontrol etmediğimizde, o bizi kontrol eder. Dolayısıyla zihnin bizden ayrı bir mekanizma gibi yaşamaması için, onun kontrolünü daima elde tutmak gerekir.

Yoga eğitimlerinizde en çok üzerinde durduğunuz veya öğrencilerinizin en çok üzerinde çalışmak istediği konular neler?

Benim en çok üzerinde durduğum konu “Sattva” yani “uyumlu bir varoluş” hali. Uyum, dışarıdaki her şeyin beklediğimiz gibi olmasıyla ortaya çıkacak bir şey değil; uyum, bizim var olan her şeyle birlikte hareket etmeyi öğrendiğimizde ortaya çıkar. Dolayısıyla düşüncelerimizi, sözlerimizi, eylemlerimizi nasıl uyumlu hale getirebiliriz, özellikle bu konu üzerinde duruyorum.

Son zamanlarda özellikle sosyal medya platformlarında en fazla ses getiren çalışmalarınızdan biri Karanlık İnziva oldu. Biraz bu deneyimden ve sizce neden bu kadar ilgi çektiğinden bahsedebilir misiniz? Ayrıca kimler katılabilir, bu deneyimden sonra katılımcılar neler beklemeli, bunları da kısaca aktarabilir misiniz?

Evet çok ciddi ses getirdi. Üzerine binlerce kişi bu deneyimi yaşamak için başvuruda bulundu. Lakin bu pratik sadece yoga pratiği ileri seviye olan kişiler için. İlgi çekmesinin sebebinin de bu olduğunu düşünüyorum. Bir insanın bunu yapabiliyor olması insana sıra dışı geliyor. Anlayamayan için korkutucu, anlayanlar için de merak uyandırıcı geliyor. Herkesin yapabileceği bir şey olmaması da bence daha çok heyecan uyandırıyor. Dediğim gibi bu pratik ileri seviye yogiler için. Buradaki amaç; meditasyon yeterliliğini artırmak ve Jyoti dediğimiz iç ışığın çıkışını ya da oluştuysa pratikte Jyoti aracılığıyla gerçekleşen basamakları kat etmeyi mümkün kılmak.

YogaKioo Okulları, YogaKioo Dergi, Kioo Retreat Center, YouTube kanalınız, kişisel web siteniz, online dersleriniz, eğitimleriniz, kaleme aldığınız kitaplarınız ve daha nicesi… Bu kadar yoğun bir programın içinde dengede kalmanızı sağlayan tek pratik yoga mı? Hangi farklı iyi yaşam alışkanlıklarından bu konuda besleniyorsunuz? Zamanınızı, enerjinizi en etkili şekilde yönetmenizin sırrı sizce ne?

Çok yoğun bir tempom var. Saydığınız bütün bu kuruluşların işlemesini sağlıyor olmak ve bir yandan düzenli Dünya’nın dört bir yanındaki yogilere her hafta içerikler (dersler, podcastler, seriler, kitaplar vb.) oluşturmak ciddi bir enerji istiyor. Bu temponun beni yıpratmıyor, yormuyor olmasını sağlayan şey Yoga. Başka hiçbir şeye ihtiyaç duymuyorum çünkü yoga hem enerjimi mükemmel tutuyor hem de merkezimde kalmamı sağlıyor.

Zamanınızın büyük çoğunluğunu geçirdiğiniz yerlerden biri olan ve sadece bir deneyim değil, dönüşüm merkezi olarak da tanımladığınız Kioo Retreat Center’ın doğuş hikayesi nasıl ortaya çıktı, Türkiye’nin en büyük inziva merkezi olan Kioo Retreat Center’ı kurmaya nasıl karar verdiniz?

Yıllarca öğrencilerimi Uzak Doğu’ya inzivalara götürdüm. Bu öğretilere ulaşmak için insanın ciddi bir yol kat etmesi gerekiyor. Bu çoğu insan için hem maddi olarak zor hem de yaşam şartları uymayabiliyor. Bu bilgilerin bu topraklarda da, aynı öğreti kültürüyle, aynı özenle sunulabilmesi için Kioo Retreat Center’ı kurduk. Böylelikle Yoga, Türkiye’de çok daha sağlam köklere de sahip olacak.

Kioo Retreat Center’da kimlere eğitimler veriyorsunuz? Yalnızca yoga konusunda uzman isimler mi katılıyor, yogaya yeni başlayanlar veya daha önce hiç yoga ile ilgilenmemiş kişiler de bu merkeze gelebiliyor mu? Uzun süren eğitimlerin, deneyimlerin yanı sıra, günlük olarak da Kioo Retreat Center misafir kabul ediyor mu?

Öncelikle çoğu kişinin yanlış anladığı bir şeyi açıklayarak cevaplamak isterim: Kioo Retreat Center’da sadece bizler programlar, etkinlikler yapmıyoruz, dileyen eğitmenler, farklı alanlarda uzman kişiler de kendi inzivalarını, kamplarını, eğitimlerini düzenleyebiliyorlar. Bizim kendi düzenlediğimiz etkinlikler farklı farklı seviyelerde oluyor. Her ay herkese uygun meditasyon inzivası, her ay olmasa da sıkça yeni başlayanlar için yoga etkinliği yine aynı şekilde orta seviyeler için yoga inzivası gibi farklı seviyelere uygun programlar düzenliyoruz. Bu inzivaların bir kısmı ücretsiz oluyor. Bunun dışında birçok öğretmenin farklı seviyelere hitap eden her ay etkinlikleri de oluyor.  En az iki gün kalmak koşuluyla, Kioo Retreat Center’a gelip yılın 365 günü devam eden günlük programa da katılabiliyorsunuz.

Yoğun programınızdan bahsetmişken, son kitabınız Duyguların Efendisi de raflarda yerini aldı. Duyguların Efendisi’nde ele aldığınız ana temalar ve bu kitabın okuyucularınıza sunmayı amaçladığı mesajlar neler?

Çoğu zaman yaşadığımız duygular ya içimizde bir yere tutunmaya devam ediyor ya da o duyguları görmezden geldiğimiz için derinlerde bir yerde katılaşıyor. Bu kitabın temel amacı; duyguların hizmetini anlamak ve onları içimizde, derinlerde biriktirdiğimiz o alanlardan sağıltarak, ruhsal bir arınma yaratmak. Duygularımızı anlamadan onları yönetmemiz de pek mümkün olamaz. Bu kitap yaşadığımız her duyguyla bağ kurarak, deneyimlerin gölgesinde kalmak yerine, deneyimlerimizin bilgeliğini edinmek adına bizi geliştirmek için var.

Duyguların Efendisi’nin devamı gelir mi veya yeni bir kitap yazma, Kioo Retreat Center’da yeni bir seriye başlama, yeni seyahatler gibi, kısacası yepyeni deneyimlere doğru yol alacağınız heyecanlı projeleriniz var mı?

Bu sene için hedeflediğim 3 yeni kitap var. Duyguların Efendisi’nin devamı niteliğinde değil de yepyeni konular üzerine. Bunlardan bir tanesi Yoga’nın temellerine başlangıcına bizi götürecek. Bu sene çok güzel 2 seri gelecek. Çok yakında ilişkiler üzerine şahane bir YouTube Serisi yayınlayacağım. Eminim birçok kişi faydasını görecektir.

Yenilikler demişken, gezmeyi-görmeyi-deneyimlemeyi-keşfetmeyi seven bir yapınız var, yoga pratiklerinizde gezgin ruhunuzun etkisi nasıl kendini gösteriyor? Farklı kültürlerden aldığınız ilhamı yoga derslerinize ve/veya yazılarınıza nasıl entegre ediyorsunuz?

Yoga, keşiflerle dolu bir yolculuk. Her gün kendinizle ilgili başka bir şeyi keşfediyorsunuz. İnsanın varlığına çıktığı bir seyahat gibi… Yoga bu yüzden bana hep heyecan verici geldi. Çünkü kendimi bildim bileli yeni şeyler keşfetmeyi, okumayı, görmediğim, bilmediğim kültürleri deneyimlemeyi çok sevdim. Yoga da aynı serüveni kendimizle yaşadığımız bir yolculuk. Bu ruhum yogayı, yoga da bu ruhumu besliyor. Sayısını hatırlamadığım kadar ülke ve şehir gezdim. Her seyahatimde yeni şeylerle karşılaştım. Her şeyden önce gezmek, vizyon kazandıran bir şey. İnsan seyahat edene kadar dünyayı çok küçük bir gözden algılıyor… Oysa dışarıda çok renkli, bildiğimiz doğrulardan öte yaşamlar var. Bu bağlamda kalıpları yıkmak adına müthiş bir şey.

Peku, Kakula, Çika, Mei, Puma, Luna, Naru ve daha ismini sayamadığımız nice hayvan dostunuz var. Hatta Hayvanlardan Destek Almanın Gizemli Sanatı isimli bir kitabınız da. Hayvanlarla aranızdaki özel bağın, kurduğunuz bu iletişimin yoga pratikleriniz ve kişisel gelişim yolculuğunuz üzerinde nasıl bir etkisi var? Biyoloji bölümünü bitirmiş olmanızın bu konuya katkı sağladığını düşünüyor musunuz?

Hayvanların yanında kendimi çok iyi hissediyorum. Farklılıkları sevebilmenin, kabullenebilmenin en kolay yolu bence hayvanlarla kurulan bağ. Her bir canlı o kadar farklı, o kadar şahsına münhasır ki.. hayvanlarla kurduğumuz bağlar hem egomuzu törpülüyor hem de içimizdeki koşulsuz sevgiyi besliyor. Onlarla kurduğumuz ilişki sayesinde çok şey öğreniyoruz… Biyoloji okumamın arkasında yatan en temel sebep canlılığı anlamaktı. Elbette onlarla olan ilişkime çok büyük katkı sağladı.

Özellikle sosyal medya, acımasız bir mecra ve neredeyse tüm çalışmalarınız da çok konuşuluyor. Eleştirilere veya olumsuz yorumlara nasıl karşılık veriyorsunuz? Yoga eğitmeni olarak, Türkiye’de ve dünya çapında bu alanda karşılaştığınız zorluklar var mı?

Yoga Türkiye’de çok yeni olduğundan sıkça söylediklerim ve yaptıklarım farklı yerlere çekiliyor ya da çekilmeye çalışılıyor. Bunun arkasında son 2 yıldır bilinçli bir algı yönetimi de var. Nedenini, niyesine girmeden şunu söylemek isterim ki, yoga binlerce yıldır insanoğluna hizmet etmiştir ve etmeye de devam etmektedir. Günümüzde artık akademik olarak da kendine yer bulmuştur ve faydalarını ortaya koyan binlerce çalışma mevcuttur. Bu algı yönetiminin, yüzbinlerce insan her gün yogadan fayda görmeye devam ederken bir yere varması pek mümkün değil.

Türkiye’de eleştiride bulunan insanlar bunu bilinçsizce ve maalesef  hiçbir gerçek bilgiye dayanmadan yaptıkları için, bunları ciddiye almam da mümkün olmuyor. Hakkımda yapılan bir eleştiriyi ciddiye almam için karşımdaki kişinin konuyu biliyor, araştırmış ve anlamış ya da anlamaya çalışıyor olması gerekiyor. Bunun dışındaki her şey magazinden başka bir şey değil benim için.

Dünyada birçok ülkede eğitimler verdim. Tabii ki Batı’da insanlar kendilerini daha çok geliştirmiş oldukları için yoga denildiğinde konu farklı yerlere çekilmiyor. Yoganın ne olduğunun bilincindeler. Uzak Doğu’daysa yoganın ne olduğu zaten biliniyor. Türkiye dediğim gibi yoga konusunda çok yeni ve benimle birlikte yogayı tanıyıp öğrendiği için, yoga denilince konu birçok farklı yere çekilmeye çalışılıyor. Bunun zorluklarını sıkça yaşıyorum. Ama eminim önümüzdeki 10 yılda bunu aşacağız. Her ay daha çok yeni insan yoga pratikleriyle yaşamına katkı sağlıyor. Dolayısıyla bir noktada çoğu kişi yoganın ne olduğunu daha net anlamış olacak.

Son olarak Uplifers okuyucularına ne söylemek istersiniz?

Kendiniz üzerine çalışın. Çünkü kendimiz üzerine çalışmadan bu hayatta gerçekten ne istediğimizi ve hatta şu anda “ne olduğumuzu” anlayamıyoruz. Bu yüzden mutlaka kendiniz üzerine çalışabileceğiniz metotlar uygulayın.

Kendisine ilham dolu cevapları ve kıymetli vakti için çok teşekkür ediyoruz.

İlginizi çekebilir: Yoga felsefesi: Yoga’nın 8 basamağı ve temel Yoga öğretileri

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!