X

Büyük şehrin küçük kadını: Frances Ha

Büyük şehrin küçük kadını: Frances Ha

Zaman içerisinde fark edeceksiniz ki; kadın filmi bulduğum haftalarda diğer filmlerin üzerlerine kalem oynatmam için pek şansları kalmayacak. Cinsimin toplum içerisindeki varlığı her dönem tartışma ve savunma konusu olmuştur; fakat şu sıralar “kadınların haklarını vermeyi lütfeden erkekler” odaklı tartışmaların sesinin yükseldiğini duyuyoruz.

Bu mevzuyu her ne kadar halen sona ermemiş bir tartışmanın konusu olmaktan kurtaramadıysak da, en azından konuyu “haklarımızı istiyoruz”dan “benim hakkımın ne olduğuna senin karar vereceğini de nereden çıkardın”a getirebilmiş olmak ve sonucunda meydana gelen gürültüye maruz kalmak bir nebze umut verici.

İşte tam da bu sebepten; kadın cinsi olarak düşünebildiğimizi, yaratabildiğimizi ve direnebildiğimizi çoğu zaman yüksek sesle dile getirmek zorunda bırakılsak dahi, “özel” değil de “aynı” olduğumuzu sinema aracılığıyla duyurabilmek kendi adıma önemli.

Geçtiğimiz hafta start alan “Başka Sinema” projesi kapsamında gösterime giren Noah Baumbach imzalı Frances Ha, “kadın” için bir şeyler söyleyebilmek adına çekici bir vesile. Sinemada, televizyonda ve hatta edebiyatta “kadın”ı resmetmek adına tercih edilen temalar bellidir: Ya aldatılmış, hırpalanmış, -bu fiili kullanmaktan hiç hoşnut kalmayacağım fakat- ezilmiş kadın karakterle tanıştırıldık ya da azimli, başarılı ve güçlü kadın karakterleri gurur hissiyatının itici gücüyle bağrımıza bastık.

Büyük şehrin küçük kadını: Frances Ha

Oysaki kadının da yaşayan her canlı kadar önemli olduğunu düşünmek için ona özel anlamlar yüklememize gerek kalmamalıydı. Kadın da pekâlâ Frances gibi biraz vurdumduymaz, biraz aklı bir karış havada, biraz amaçsız, biraz sorumsuz olabilmeliydi. İlişkisinde dönüm noktası olacak bir sonraki adım için aldığı teklifi, hayatı boyunca beklediği fırsat olarak görmeyebilmeliydi. “Erkek gibi” içebilmeliydi, çoraplarıyla yatağa girebilmeliydi. Kadın, pekâlâ karşı cinsten arkadaşının eğlenceli bulduğu bir oyun arkadaşı olabilmeliydi. En nihayetinde kadın da ona dayatılan etiketleri hedefleyen canlıdan, içinden geldiği gibi yola devam etme lüksü olan canlıya evrilmiş olabilmeliydi.

Çevremizde yakından gözlemleyebildiklerimizden tutun da göz önündeki tanınmış insanlara kadar rahatlıkla tespit edebileceğimiz bir durum var: Talepleri karşılanmamış, hayal kurması bir şekilde engellenmiş haliyle istediğini elde etmeyi bırakın; ne istediğine kafa yorma lüksü dahi olmamış bireyler, öncelikle mutsuz ve beraberinde hırçın olurlar. Hem geçmişinde ona engel olanlara hem de dilediğini rahatlıkla yapabilenlere karşı mani olamadıkları, öte yandan da farkında olmadıkları bir öfke beslerler.

Büyük şehrin küçük kadını: Frances Ha

Kendi haline bırakılmış, seçimlerinde özgür hissettirilmiş karakterlerse zaman içerisinde düşe kalka öğrenmek durumunda kalırlar. Hedeflerini denedikçe belirlediklerinden maymun iştahlı gözükürler; sıklıkla tökezlerler; dönem dönem dibe çökerler ama en nihayetinde, yolun yarısını devirdiklerinde seçimlerine sıkışmış mutsuz yetişkinler olmazlar.

Kulaklarını dış dünyaya dar bir açıyla açtıklarından, içlerinden gelen sesi dinlemeyi öğrenir ve önemserler. Düşmenin göründüğü kadar korkunç olmadığını bilirler. “Ya düşersem” tedirginliği yaşamak yerine “defalarca düştüm, bir o kadar da kalktım” diyebilirler. Bu insanların rahatlığı, ihtiyatlı olanları rahatsız eder.

Örnek alınan ve onaylanan olmak peşinde koşarken ve mükemmellik kaçınılmaz bir hedef haline gelirken bizler; özelinde ailemizin, genelinde toplumun beğendiği olmak için çaba sarf ediyoruz. Örtbas etmeye odaklandığımız kusurlarımızın nev-i şahsımıza kattığı tılsımı göremiyoruz.  Neyse ki Frances gibi biri çıkıyor da karşımıza, ettiği bir laf sonrasında duraksıyoruz: “Hata gibi görünmesi hoşuma gidiyor.”

Frances Ha, 2012 yapımı bir Noah Baumbach filmi. Özellikle The Squid and the Whale’in (Mürekkep Balığı ve Balina) ardından memleketim festival seyircisinin vazgeçilmezi halini alan New York’lu yönetmen, filmografisine bakıldığında iyi bir hikâye anlatıcısı olarak da gönülleri fethetmiş durumda.

Bu kez, aynı zamanda sevgilisi olan filmin başrol oyuncusu Greta Gerwig ile bir senaryo kaleme alıyor. Film, başladığı andan itibaren gerek detaylarıyla, gerek diyaloglarıyla, gerekse göndermeleriyle sahne sahne nasıl bir özenin ürünü olduğunu hissettiriyor. Greta Gerwig’in performansı insanda zaman zaman perdeye koşup kendisine sarılma, zaman zamansa “Kızım git bir şu saçlarını tara Allah’ını seversen” deme ihtiyacı hissettiriyor.

Her ne kadar birkaç paragraf evvel kadın karakterlerin başarı öykülerine doymuşuz gibi bir izlenim verdiysem de; Frances Ha’yı izledikten sonra içinizin umutla dolması, salondan David Bowie’nin Modern Love’ı eşliğinde salınarak ve ağzınız kulaklarınızda çıkmanız kaçınılmaz bir son. Filmin siyah-beyaz oluşunu akıcılığı sırasında unutup gidiyorsunuz; tıpkı benim son cümlede bundan da bahsetmem gerektiğini fark etmem gibi.

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız. 

 

Şeyda Kartal: Şeyda Kartal, aslen Yıldız Teknik Üniversitesi İktisat Bölümü mezunudur. Lisans eğitimi sırasında kontrolden çıkan sinema sevgisi onu bir ekonomist olmaktan alıkoymuş ve kendini film dağıtımcılığı yaparken bulmasına sebep olmuştur. Müzik ve film festivallerinin aktif bir katılımcısı olan ŞK, "ne kitapsız ne kedisiz" yaşamını bir orada bir burada ama ısrarla İstanbul'da sürdürmektedir.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale