X
    Kategoriler: PLEASURE UP

“Blachman”: Kadın vücutları ve erkek yargıları sorunsalı

Kadın vücutları ve erkek yargıları sorunsalı

“Blachman”, Danimarka’nın en yeni prime-time televizyon programı. Ve oldukça iddialı.

Biraz bahsetmek gerekirse; kadınlar sırayla odaya girerek, erkek sunucu ve konuklar (ve binlerce izleyicinin) önünde sessizce striptiz yapıyor. Sunucu ve konuklar; kadın ayakta dururken, kendi çevresinde dönerken, sağ ve sol profil verirken, yani striptiz yaparken “jüri” olmanın gerekliliklerini yerine getirerek kadının vücudunu eleştiriyor.

Danimarkalı X-Factor’un jürisi ve ünlü müzisyen Thomas Blachman, kendi adını verdiği bu şovu sunarken, içerikle ilgili problemi ne yazık ki görmezden geliyor. Blachman’a göre, “Kadın vücudu hakkında söylenen sözlere açtır. Bir erkeğin sözlerine…”. Programın yaratıcısının sapkın düşüncelerine göre bu program, erkeğin kelimelerine arzu duyan kadın vücudunun estetiklerini “geniş” (iki erkeğin) bir bakış açısıyla keşfedilmesine dayanıyor.

Aslında program, kadınların günlük hayatta yaşadıklarına dair bir alegori oluşturuyor. Çünkü kadın, her zaman, kendisini inceleyen adamlar tarafından yargılanıyor. Programın gerçek hayattan farkı ise, programa katılan kadınların kendilerini bu yorumlara gönüllü olarak malzeme etmesi; çıplak ve konuşma hakkı olmadan…

Erkeklerse hep konuşuyor. Kadınlar hakkında, onları metalaştırarak ve eleştirerek. Kadın sessizce ve çıplak ayakta durup, Blachman’ın deyimiyle bir “lütuf” olan yorumlarını yapmalarını beklerken; kültür, politika, felsefe ve tabii ki kendileri hakkında da konuşuyorlar.

Sorun nedir?

Kadın vücudunun nesneleştirilmesi oldukça yaygın. Sadece sokakta yürürken bile, bir kadın nasıl yürüdüğüne, nasıl davrandığına, ne giydiğine ve nasıl göründüğüne göre yargılanıyor. Bazıları negatif, bazıları “pozitif” ve iltifatvari olan bu yorumların tamamı saldırgan. “Çok güzelsin!”, “Buralarda mı yaşıyorsun? Tanışabilir miyiz?”,”Sonra ne yapacaksın?”, “Evime gitmek ister misin?”, “Canın sevişmek istediğinde beni ara” gibi. Bazı kadınlar bu durumdan hoşlanıyor hatta gururu okşanmış hissediyor olabilir; ancak birçok kadın bu durumdan oldukça rahatsız.

Kadın vücutları ve erkek yargıları sorunsalı

Soru: Kadın vücudu ne zaman halka açık alanlarda erkeklerin yorumlamasına malzeme olmaya başladı?

Biliyoruz ki, kadın vücudunun televizyondaki “America’s next top model” ya da flört programları gibi reality showlarda eleştirilmesi oldukça yaygın. Kadınlar, bu programlarda  çıplak vücutlarının eleştirilmesine kendileri izin veriyorlar. Bu tarz programlar olsa da olmasa da, kadınlar estetik normların konusu oluyor. Erkeklerin kadınlar hakkındaki görüşleri toplumun inanmamızı istediği gibi önemli (tam tersi de geçerli)….

Bu nedenle, DR2 kanalının yapımcılarından Sofia Fromberg’in Sun’a söylediği gibi: “Erkeklerin kadın vücudu hakkındaki görüşlerini ortaya koyan bir programımız var. Sorun nedir?”

Gerçekten, sorun nedir?

Soru: Bu program yayınlanmak için nasıl izin aldı?

Thomas Blachman, Voice dergisine şöyle demiş; “Nankörlük, bu ülkede bulunan az sayıdaki dahiyi yıpratacak tek şeydir. Unutmayın, size daha önce görmediğiniz bir şey sunuyorum. Daha ne istiyorsunuz?

Duyuyor musunuz? Lütfen nankörlük yaparak programa karşı çıkmayın ve teşekkür edin.(!) İşte bu, önemli olan tek şey maddiyat olduğunda ortaya çıkan tablo.

Ne var ki, bu durum o kadar da yeni değil. Çünkü program, popüler kültürde hakim olan seksizmin bir yansıması. Medya sektöründe, kadınları metalaştırmak ve onları görüntülerine indirgemek karlı bir iş, peki neden onları yargılayıp küçük düşürmeyelim?  Danimarkalı gazeteci ve müzisyen Torben Steno’nun değdiği gibi; “Çok az sayıda insan Blachman’ın cesaret ettiğini yapmaya cesaret edebilir.” Evet, çünkü bunu yapmak, “cesur” ya da “küstah” olmayı gerektirir; ki bu çok da yaygın bir özellik değil.

Kadın vücutları ve erkek yargıları sorunsalı

Sorular: Neden herhangi bir kadın/erkek kendini bunlara malzeme eder, izler, ya da herhangi bir şekilde dahil olur? Kadınlar ne zaman ve nasıl erkeklerin eleştirilerine malzeme olmaya ve hatta bunun için gönüllü olmaya karar verdiler? Bu kadınlar erkeklerin bakışları ve yorumlarıyla kabul almayı genel bir onay olarak mı görüyorlar? Sonrasında kendilerini daha iyi mi hissediyorlar? Kendilerinin toplumdaki yerinin bu olduğuna mı inanıyorlar?

İlginç bilgi: 2005 yılında yapılan bir araştırmaya göre, insanlar, televizyonda bir vücut eleştirisi gördüklerinde kendi vücutları hakkında daha büyük bir endişeye kapılıyorlar. 2004’te yapılan başka bir araştırmaya göre ise, genç kızlar medyada gördükleri dış görünüz ideallerini içselleştirmeye oldukça yatkın.

Aynı şey erkekler için de söylenebilir, ancak daha küçük ölçülerde. Çünkü bence kadın vücudu yoruma ve yargılanmaya erkek vücudundan daha açık.

Blachman’a göre, program “kadın vücudunun estetiklerini pornografik olmadan ve kimseyi rencide etmeden tartışmanın tek yolu”. Ancak küçümsemek ve kusmak serbest(!). Erkek jüriler kendilerini “sanat aşığı” gibi görmekten hoşlanıyor ve medya da maalesef bu sözde objektif duruşa kanıyor. Ancak Blachman bazı şeyleri sadece hayal etmiyor, söylüyor da. Hem de hiç sanatsal olmayan bir yolla. Örneğin, yarışmacılardan birinin bilekleri için, “bu bilekler adeta benim kavramam içi yapılmış, elimin büyüklüğüne tam uyuyor” derken.

Görünen o ki, program söylendiği gibi sanat için yapılmıyor. Esas konu ve asıl amaç sadece “erkeklerin kadın vücudu hakkında konuşması”na olanak sağlamak değil, aynı zamanda erkeklere kadınları yargılama ve üstlerinde hak iddia etme şansı vermek. Zaten erkekler bunun için yaratılmadı mı? İdareyi ellerine tutmak için?

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Mademoiselle Juliette: Eski sevgilim hep bir şarkı söylerdi : “My baby loves me, I’m so happy. And that makes me a modern girl”. Bu şarkıyı dinleyince, belki de bu dünyada değiştirebileceğim şeyler vardır diye düşündüm. Etrafımdakileri sorgulayarak; okuduklarıma, gördüklerime, duyduklarıma kısacası etrafta olup bitenlere bir anlam vermeye çalışıyorum. Asıl soru: aşk nerede? Hayat bir mücadeleyse, en azından anlam çıkaralım. Bu yazdıklarım, Paris'te yaşayan bir toplumsal cinsiyet araştırmacısı modern kızın modern dünyadan hikayeleri. www.wronggender.wordpress.com

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale