Belirsizliğe tahammül edemiyor musunuz: Kaygınızın altında yatan 4 neden

Günümüz dünyasında netlik ve hız pek çok anlam ifade ediyor. En çok da kazanç anlamına geliyor belki de. Her şeyden kazanmak istiyoruz, önceden tahmin etmek, bir an önce sonuca gitmek, kazanmak ve başarmak. Bunun koşulu ise belirsizlikleri en hızlı şekilde sonuca ulaştırmak. İlişkilerde, işte, hayatın içinde, her yerde. Ancak biz hızlanmak istedikçe zaman bizim istediğimiz hızda akmıyor her zaman. İstediğimiz sonuçlara istediğimiz anda ulaşamıyoruz. Yaşamın doğası gereği bilinmezliklerle dolu ve öngörülmez olduğunu aslında bilmemize rağmen, her şeyi bir an önce netleştirme isteği bize anlatıyor?

Belirsizliğe tahammülsüzlük, son zamanlarda kaygı bozukluklarının önemli bir işareti haline geldi. Öngörülemeyen durumları tehlike olarak algılamak kişinin zihnini kesinlik ve netlik yaratmaya odaklar. Çevremizde istenilen netliği sağlayamadığımızda ise tehlike algısı sürdüğünden endişe seviyemiz gittikçe yükselecektir. Bu durum her belirsiz hissettiğiniz durum için geçerli olabilir. İlişki içinde de olsa, iş hayatınızda da olsa beklemek ve belirsizlik sizde endişe yaratır. Peki her belirsizliği neden tehlike olarak algılarız?

1. Belirsizlik durumundaki ön yargılar

Belirsizlik karşısında kaygısı yüksek insanlar bazı önyargılara sahiptir. Bunlardan en temeli belirsiz olan her durumun tehdit olduğu algısıdır. Tehdit olarak algılamak bize “Tehlikedeyim” sinyalini vererek kaygıları artırır ve potansiyel tehlikeye karşı kendimizi korumak için bir an önce olayı netleştirmeye çalışırız. Burada en önemli nokta olayı tehdit olarak algılayanın biz olduğumuz gerçeğidir. İçinde bulunduğumuz durum gerçek bir tehlike içermese de, en kötü senaryoları düşünüp baş edememekten korktuğumuz için içimizde tehlike çanları çalar.

Örneğin çalıştığınız yerde bir sorun oldu ve yöneticiniz siz aradığınızda açmadı. Telefonunuz açılmadığı için aklınıza gelen düşünceler büyük bir hata yaptığınız, sorunun önemli olduğu, sizin azarlanacağınız, hatta kovulacağınız ise birden kendinizi işsiz kalma endişesiyle baş başa bulabilirsiniz. Ancak gerçek, sadece o an meşgul olduğu için telefonu açmadığıdır.

2. Esneklikten yoksun düşünce yapısı

Belirsizlik aslında içerisinde bir sürü potansiyel barındırır. Hayatta potansiyelleri görebilmek yargısız bir pencereden bakmakla mümkündür. Yargılar insanları sınırlayarak şefkat ve empatiden uzaklaştırır. Belirsizliğe tahammülsüzlüğün araştırıldığı çalışmalarda mükemmeliyetçilik, katılık ve kontrol arzusu ile arasında bir ilişki olduğu bulunmuştur. Hayata dair kurallarınız ne kadar çoksa, nasıl olmasını gerektiğinden ne kadar eminseniz, o kuralların sizi nasıl hissettirdiğini tekrar sorgulamanızı öneririm. Her insan ve her durum için aynı kural geçerli olmayabilir.

3. Endişeli olmayı olumlu bir özellik olarak algılama

Bir zamanlar skeçlere çok malzeme olan bir diyalog vardı. İş mülakatlarında en beğenmediğiniz özelliğiniz ne diye sorulduğunda, “Ben çok fedakarım, ben çok mükemmeliyetçiyim, en kötü özelliğim bu” denildiğinde arkadan kahkaha sesleri duyulurdu. İşin aslı endişeli olmak da böyledir. Bazı durumlarda kaygılanmamız normaldir, ancak kaygılı bir insan olmanın hayat kalitemizi negatif etkilediği bilinmektedir. İlişkilerde endişelenen kişi olmak çoğu zaman ilgilenen kişi olmakla karıştırılır. Partnerimizden istediğimiz her zaman haber alamadığımız için endişelenmek karşı tarafı çok sevmekle ya da onu çok önemsemekle açıklanamaz. Bu durum odak noktamızın karşı taraf olmasından, kaybetme korkusundan ya da kontrolcü bir yapımız olmasından da kaynaklanıyor olabilir. Bizi gerçekten endişelendiren nedenler konusunda kendimize dürüst olmamız gerekir.

4. Güven eksikliği

Belirsizliğe tahammülsüzlük , öngörülemeyen durumlarla başa çıkmada yetersiz ve güvensiz hissetmekle yakından ilişkilidir. Kendinizi özgüvenli ve güçlü hissettiğiniz bir zamanı hayal edin, belirsizlik o zaman sizi korkutur muydu? Herhangi bir durumda tehdit beklentisi yoksa, zorlukların üstesinden gelebileceğimize yönelik inancımız güçlüyse, belirsizlik karşısında duygusal bir yanıt vermeyiz. Sorunların üstesinden gelemeyeceğimizi düşünmek bizde daha çok kaygıya neden olur.

Yaşam her zaman belirsizliklerle dolu, özellikle içinde bulunduğumuz pandemi döneminde eskisinden daha fazla kontrolümüz dışında durum var. Ancak tüm hayatınızı gözden geçirdiğinizde başa çıkabildiğiniz durumların azımsanmayacak sayıda olduğunu fark edeceksiniz. Kaygımızı kontrol ettiğimizde her dönemi psikolojik olarak en sağlıklı şekilde atlatmak elbette mümkün.

Belirsizliklere baktığınız pencereyi değiştirip, algınızı, hayatınıza öngöremediğiniz şekilde girmiş ve sizi mutlu eden gerçeklere odaklayarak bugün ilk adımızı atabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Bitemeyen ilişkiler: Bize iyi gelmeyen, toksik ilişkilerden neden çıkamayız?

Nurhayat Tütüncü Klinik Psikolog
Çok severek okuduğum İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümünü bitirdikten sonra klinik psikoloji yüksek lisansına başlayarak uzmanlığımı aldım. Eğitim süresince yaptığım akademik asistanlıklar ile bir çok ... Devam