Reddedilme ve yüzleşme korkusunun panzehiri: Cesaret ve kendi değerini bilme

Korkular genel olarak hayatımızı, ruh halimizi, duygularımızı olumsuz etkileyen ancak başa çıkmayı öğrendiğimizde ise bizi güçlendiren, özgüvenimizi arttıran olgulardır. Korkular çok çeşitli olmakla beraber bu yazıda yüzleşme korkusundan bahsetmek istiyorum.

Birine söylemek istediklerinizi rahatça söylemek yerine kaçmayı ya da değişik tavırlar sergileyerek karşı tarafın anlamasını sağlamaya çalışıyorsanız yüzleşmekten korkuyorsunuzdur. Aşağıda kendisinden izin alarak yaşadıklarını paylaştığım bir danışanımın hikayesini okuyacaksınız.

Çok klasik ama çok doğru olan bir şeyi yapmalı ve kendi değerimizin farkına varmalıyız.

L., 35 yaşında eğitim seviyesi yüksek, meslek sahibi, ekonomik özgürlüğü olan, sosyal ilişkileri gayet normal olan bir kadın. L. ilk başvurduğu zaman nefes alamama, boğulma hissi, daralma gibi şikayetlerinden bahsetti. Daha önce gittiği doktorların muayenelerinde ve yapılan tahlillerde organik bir sebep olmadığı, sebebin tamamen psikolojik olduğu söylenmiş. L. ile yaptığımız üçüncü seansta duygusal anlamda bir şeyler beslediği ancak yanlış olduğunu düşündüğü kişiyle konuşamadığını, onun da ilgisinin olup olmadığını direkt sormak yerine birtakım senaryolar yazıp gerçekleşmiş gibi yaparak öğrenmeye çalıştığını anlattı. ‘Neden?’ diye sormamı beklemeden nedenini de söyledi: reddedilme korkusu, beklediği cevabı alamama korkusu, kendisine göre yanlış bir kişi olduğunu ve sonunun olmayacağını bile bile daha da yanlış yapma korkusu…

Terapi sürecinde L.nin tüm bu korkularını listeledik ve hepsinin üstünden teker teker geçtik. Önce ufak adımlarla sonra daha büyük adımlarla söylemek istediklerini aşık olduğu kişiye söylemesini sağladık. Çok yol kat etti ancak daha geliştirmesi gereken taraflar var. 

Tüm korkuların, tüm yüzleşmelerin çözümü kendimizi sevmekten geçer.
Yüzleşme korkusunun kaynağı nedir?

Yüzleşmekten korkmak özellikle onaylanma ihtiyacı taşıyan kişilerde gördüğümüz bir durumdur. Yanlış ebeveyn tutumundan ya da çocuklukta yaşanan travmatik bir süreçten sonra başkaları için yaşayan, diğer insanların onayı olmazsa yaptığının ya da söylediğinin yanlış olduğunu düşünen insanlarda bir süre sonra çekince ve korkular ortaya çıkar. Bu korkular sonucunda da L.’nin yaşadığı gibi direkt söylemek yerine gerçek olmayan hikayelerle söylemek istenen şey söylenmeye çalışılır.

Peki ne yapmalıyız? Çok klasik ama çok doğru olan bir şeyi yapmalı ve kendi değerimizin farkına varmalıyız. Değerli olduğumuzu bildiğimizde reddedilme korkusu yaşamayız. Çünkü reddedilsek bile bu bizim değersiz olduğumuzu göstermez. Tüm korkuların, tüm yüzleşmelerin çözümü kendimizi sevmekten geçer.

Ne yapmalıyız?

Başka insanların düşüncelerini önemsediğimiz kadar kendi düşüncelerimizi de önemsemeliyiz. Hayat bir dengeden ibarettir ve her zaman doğru yoktur. Yanlış yapmaktan korkmamalı, yaptığımız yanlıştan ne öğrendiğimize odaklanmalıyız.

Ne yapmalıyız?

Söylemek istediklerimizi birden söyleyemiyorsak ufak adımlar atmalıyız. Her zaman beklediğimiz cevabı almayabiliriz. Bu bizi zayıf değil tersine daha güçlü yapar.

Ne yapmalıyız?

Bu hayata bir kere geldik. Cesur olmayı tercih edip korkularımızın üstüne gitmeliyiz.

İlginizi çekebilir: Teknoloji ve onaylanma ihtiyacı: “Neden beni beğenmiyorsun?”

Uzman Psikolog Merve Saraçoğlu Psikolog
İstanbul Ticaret Üniversitesi Psikoloji Lisans ve Uygulamalı Psikoloji Yüksek Lisans eğitimini tamamladıktan sonra Bristol Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji Programı’nı tamamlamıştır. 2010 yılında başladığı Bilişsel ve ... Devam