Oriflame olarak hem dünyada hem de ülkemizde daha olumlu bir etki yaratmaya devam ediyoruz!
Kurulduğu günden bu yana ilhamını doğadan alan, hem ülkemizde hem de dünya genelinde günümüz teknoloji ve trendlerini takip ederek kadınların ve erkeklerin eşsiz tarzlarını yaratmalarına destek olan Oriflame’in Türkiye Genel Müdürü Ebru Erkan Ayanoğlu ile bir röportaj gerçekleştirdik ve sürdürülebilirlik, kadın istihdamı, Oriflame iş olanakları gibi konularda merak ettiklerimizi kendisine sorduk. İşte ilham verici röportajımızın detayları:
1. Bize Oriflame’deki iş modelinden ve bu iş modeliyle sunduğunuz fırsatlardan bahsedebilir misiniz?
Oriflame olarak dünyada 60’dan fazla, Türkiye’de 31 yıldır doğrudan satış sektörünün en önemli oyuncularından birisiyiz. Günümüz teknoloji ve trendlerine göre doğaya saygılı bir biçimde ürettiğimiz ürünlerimiz ile dünyanın her yerinden kadın ve erkeklere eşsiz bir iş fırsatı sunmaya da devam ediyoruz.
Oriflame’de isteyen herkese ilk günden Marka Ortağı olma ve kazanç sağlama fırsatı sunuyoruz. Oriflame’de Marka Ortağı olanlar, global bir şirketin parçası olarak çalışma saatlerini kendileri ayarlayabiliyor, ne zaman, nerede ve nasıl çalışmak isterlerse buna kendileri karar verebiliyor. Kazanç sağlamanın yanı sıra dünyayı gezme fırsatına da sahip oluyorlar. Oriflame’in düzenlediği uluslararası konferanslara katılarak hem farklı ülkeleri ve şehirleri keşfediyor hem de dünyanın dört bir yanındaki Marka Ortakları ile tanışarak deneyimlerinden faydalanabiliyorlar.
Bildiğiniz gibi, günümüzde özellikle yeni jenerasyonlarda girişimcilik konusu ön planda. Doğrudan satış sektörü bu anlamda kendi işini kurmak isteyen, girişimcilik ruhuna sahip tüm bireylere muazzam bir fırsat sunuyor. Üstelik “0” risk ve “0” yatırım maliyeti ile.
2. İsveç kökenli bir firma olarak, Oriflame’in doğa ile olan ilişkisinden ve sürdürülebilirlik çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz?
Kurulduğumuz günden bu yana, doğadan ilham almış bir şirketiz… Dünyada kozmetik ürünlerinde doğal özleri kullanan ilk şirketlerden biri olmamızın yanı sıra ürün içeriklerinden ambalaja kadar her aşamada doğaya karşı sorumlu bir bilinçle hareket ediyoruz.
Oriflame’in doğa ve ürün ilişkisine baktığımızda tüm ürünlerin güvenli olduğundan ve üretim sürecinde çevreye ve insana karşı sorumlu davranıldığından emin olduğumuzu rahatlıkla söyleyebiliriz. Örneğin, ürünlerimizde sentetik içerikler yerine doğal özler kullanmayı tercih ediyoruz. Arındırıcı ürünlerimizde plastik mikro tanecikler yerine badem kabukları, meyve çekirdekleri, zeytin taşı tozları gibi doğal kaynaklı arındırıcıları kullanarak su kaynaklarımızı koruyoruz.
Biz sürdürülebilirlik konusunda sektörün önde gelen firması olma hedefi ile çalışmalarımızı sektördeki birçok firmadan çok daha öncesinde başlattık. Oluşturduğumuz sürdürülebilirlik stratejisi ile özellikle 2010’dan beri doğa üzerindeki etkimizi sistematik olarak azaltmaya çalışıyoruz. 2018’den beri tüm tesislerimizde yenilenebilir enerji kullanmaya başladık ve ambalajlarımızdan kullandığımız içeriklere kadar yeni ve sürdürülebilir olana karşı arayışımız devam ediyor. Öyle ki bu çalışmalarımız sayesinde geçtiğimiz yılda Financial Times tarafından hazırlanan “Europe’s Climate Leaders 2022″ listesinde yer aldık. Şirket olarak koyduğumuz hedeflerle her geçen gün daha da çevreci bir yaklaşım sergilemek için durmadan çalışmaya devam ediyoruz.
3. Oriflame İsveç menşeli bir marka ve bu markanın Türkiye ayağı olarak, bu sektörün kadınlar için sağladığı imkanlar özelinde iki ülkeyi nasıl kıyaslarsınız?
Türkiye’de kadın istihdam oranı %32,8 iken İsveç’te bu oran %56,6. Bu oranlara bakarsak Türkiye olarak daha gideceğimiz çok yol olduğunu söyleyebiliriz. Doğrudan satış sektöründeki kadın oranlarını incelediğimizde Türkiye’de %70 olduğunu görüyoruz, bu da 1 milyondan fazla kadının doğrudan satış sektöründe çalıştığını gösteriyor. Rakamlar, doğrudan satış sektörünün özellikle Türkiye’deki kadınlar için önemli bir kazanç fırsatı sunduğunu ve kadınların bu fırsatı değerlendirdiğini kanıtlıyor. Doğrudan satış sektörü ayrıca bir eğitim seviyesi kıstası olmadan kendini geliştirmek isteyen herkese kapılarını açıyor. Türkiye’de üniversiteden mezun olan kadınların oranının yaklaşık %18,5 olduğunu düşünürsek farklı alanlarda iş bulamayan kadınlar için doğrudan satış sektörünün sunduğu iş fırsatının ne kadar önemli olduğunu da anlayabiliriz. Gelişen dijital araçlarımız sayesinde, ayrıca kadınlara dilerlerse tüm iş süreçlerini dijital ortamda sürdürebilme fırsatını da sunuyoruz.
Özellikle pandemi sonrasında sosyal medya kullanımı ve online alışveriş yapma eğilimimiz de arttı. Artık gelişmiş yeni dijital araçlarımız ile, online alışveriş yoluyla müşteri kitlenizi büyütebildiğiniz gibi online kayıt fırsatlarıyla da sizin gibi ek gelir elde etmesini destekleyebileceğiniz yeni marka ortaklarını ekibinize katabilirsiniz.
4. Kariyer yolculuğunun başındaki kadın yönetici adaylarına ve gençlere başarıya giden yolda ne gibi tavsiyeler verirsiniz?
Gençlere, özellikle genç kadınlara birinci ve bence en önemli tavsiyem, mutlaka kendileriyle ilgili bir hayalleri olması yönünde. O hayale ulaştıracak hedef ve o hedefi gerçekleştirecek çalışma da elbette hayal etmenin devamında geliyor. İkinci tavsiyem sabırlı olmak. Gençler her ne kadar kariyer basamaklarında hızla tırmanmak istese de her rolü sindirmenin bir süresi var. Üçüncü tavsiyem cesur olmaları. Kendileriyle ilgili önyargılarından sıyrılıp, yapamazsın diyenlere kulak asmadan yeni şeyler denemekten veya başarısız olmaktan korkmamaları. Her yenilgi bir tecrübe kazandırıyor insana. Dördüncüsü onları mutlu eden, iyi bir amaca hizmet eden bir iş yapsınlar. Sosyal sorumluluk tarafı yüksek olan işler maddi olduğu kadar manevi olarak da tatmin getiriyor. Beşinci tavsiyem ise eğer seçme şansları varsa hep kendilerinden daha iyi ve deneyimli ekip arkadaşlarıyla çalışmaya özen göstermeleri. Daha büyük başarılar kolektif çalışan iyi ekiplerle geliyor, sadece bireysel başarıya odaklanılmamalı.
Son olarak bir tavsiyem daha var özellikle de genç kadınlara… Aile ve iş hayatını dengede tutmak oldukça mümkün. Hatta çocuk sahibi olmak kadınların iş hayatına engel değil daha büyük bir motivasyon da getirebiliyor. Bu noktada kadınlar aile kurduklarında işe ayırdıkları zamanla ilgili o vakti aileden özellikle çocuktan çaldıklarını düşünüp vicdani bir sıkıntıya girmemeliler.
5. Oriflame’de 18 yıldan uzun bir süredir çalışıyorsunuz, sizi bu anlamda motive eden şeyler nedir?
Oriflame’de çalışmaya başlamadan önce de bu şirketin milyonlarca insanın hayatına dokunan, herkese eşit fırsat sunan ve bunu yaparken de bir aile sıcaklığı veren çok özel bir şirket olduğunu biliyordum. Nitekim çalıştığım bu 18 yılda da bunu birinci elden görüp deneyimleyebildim. Bu şirkette, kalpten kalbe dokunarak kendinizde hayatları değiştirme ve güzelleştirme gücü buluyorsunuz. Ülkemi çok seviyorum ve ülkemin özellikle kadınlarının üretken olmasına ve kendi ayaklarının üzerinde durmasına fırsat sağlayan bir şirketin parçası olmak bana gurur veriyor.
Son zamanlarda meydana gelen yıkıcı depremlerin ardından, çok zor zamanlardan geçtiğimiz bu dönemde, Oriflame olarak kendimizi her zamankinden daha da fazla toplumumuz ve ülkemizde olumlu bir etki yaratmaya adadık. Birbirine kenetlenmiş bir ailenin parçası olduğunu görmek beni daha çok etkiledi. Depremlerden etkilenen herkese elimizden geldiğince ilk günden bu yana yardım etmek için harekete geçtik. Bu uzun soluklu süreçte, yardım çalışmalarımıza elbette devam edeceğiz. Ancak şu da bir gerçek ki her zamankinden çok daha fazla çalışmamız gerekiyor. Hem yaralarımızı sarmak, geride kalanlara daha fazla destek olmak adına hem de onları çalışmanın gücü ile maddi manevi ayağa kaldırmak için.
Oriflame’e katıldıktan sonra, evlerinden yürüttükleri işleriyle Türkiye’de binlerce hemcinsine ışık olmuş, global arenada takdir edilmiş ve on binlerin önünde başarı hikayesini sahnede paylaşarak ilham vermiş liderlere kadar çok sayıda kalbe dokunan ve gurur veren hikaye var. Eminim bu hikayeler Oriflame var oldukça ve bu imkanları tanımaya devam ettikçe artacak ve biz de onlarla her geçen gün daha fazla gurur duyacağız.