Hoşçakal, 2017!

Yıl bitiyor, her sene olduğu gibi bitenin yerine yenisi geliyor. Gidene lanet ediyor, gelenin gideni aratmamasını umuyoruz. Evler ağaçlarla, sokaklar ışıklarla, YouTube kanalları astrologlarla ve bloglar yıl değerlendirmeleriyle doluyor. Sosyal ağlar bize geçtiğimiz bir seneyi hatırlatıyor ve her sene diyoruz ki, “Vay be, ne çok şey yaşamışız.”

Seneyi iyi kapatmak ve geleni sakin karşılamak için yapılabilecek şeyler var elbette.

Hayatı belli zaman dilimlerinde değerlendirmenin elbette ki yanlış bir tarafı yok. Sadece her sene kendimizi tekerrür edip farklı olmasını beklemekte yanlış bir şeyler var sanki. 1 yıl hep 12 ay, 52 hafta ve 365 günden oluşuyor. Yaşadığımız coğrafyada 4 mevsimi de görüyoruz. 365 günün hepsinin hem gecesi hem de gündüzü var. Bunların bazılarında iyi, bazılarında kötü, çoğundaysa beklenmedik şeyler oluyor. Bu da hayatın ta kendisini oluşturuyor.

Hal böyleyken, sanki günün en verimli bölümü trafikte geçmiyormuş ya da tek derdimiz oturduğumuz semtteki kitapçıda kahve satılmıyor oluşuymuş gibi yazılan kişisel gelişim yazılarını okuduğumda, gidip yazanı sarsmak ve “Aynı hayatı mı yaşıyoruz?” diye sormak istiyorum. Söylenen her şey yanlış değil tabii ki, ama birçoğu yaşadığımız coğrafyaya da uygun değil. Yine de seneyi iyi kapatmak ve geleni sakin karşılamak için yapılabilecek şeyler var elbette.

Bırakın dağınık kalsın

Bir günü kendinize ayırın. Hafta içi çok yoğun olabilir, kafanızı kaldıracak vakti bulamıyor olabilirsiniz. Bir Pazar gününü, tam olarak hiçbir şey yapmadan geçirin. Yatağı toplamayın, yorganın altından zorunda kalmadıkça çıkmayın. Normalde vakit kaybı olarak gördüğünüz her şeyi yapın. Kahvaltıyı uzun tutun, sonra sofrayı toplamayın, ilerleyen saatlerde acıkırsanız geri döner biraz daha yersiniz. Bomboş bir film açın. Yatakta story’lere bakıp saçma sapan bir zaman geçirin. Ciddi konulardan bahsetmeyen, kolay okunabilir bir kitap seçin. Evde kalan eski dergilere bir göz atın, birçoğunda 8 yıldır aynı şeyler yazıyor zaten. Krem sürün, tavana bakın. Bir şey değerlendirmesi yapmanıza gerek yok, ertesi gün çok daha iyi uyanacaksınız.

Yatağı toplamayın, yorganın altından zorunda kalmadıkça çıkmayın.
Kendinizi yemeğe çıkarın

Yoğun bir günden sonra, görüşmek isteyen herkesi ekin. Gerekiyorsa, evdekilere işinizin uzadığını ve mesaiye kaldığınızı söyleyin. Sevdiğiniz bir dünya mutfağını seçin ve güzel manzaralı bir restoranda kendinize mükemmel bir yemek ısmarlayın. Bu yıl uzun geçti, bunu hepimiz hak ettik. Sakince manzarayı izleyerek yemeğinizi yiyin. Sonrasında kahvenizi içerken ya da kokteylinizi yudumlarken defterinizi çıkarıp bu yıl aklınızda kalan en önemli olayları yazın. Bakalım, sandığınız kadar kötü geçmiş mi bu yıl?

Ergen gibi eğlenin

Gece hayatının bugünkü formundan sıkılmış ve ortamlardan bayağıdır uzaklaşmış olabilirsiniz. Belki hem bedeniniz hem de zihniniz sabaha kadar dans edip işe gittiğiniz günlere nazaran çok daha yorgun olabilir. Yine de bir gün, 10-15 yıl önceki gibi takılın. Bir şeyi çok uzun süre hayatınızdan çıkardığınızda ve dönüp tek bir kez denemek istediğinizde, hayat size adeta onun fragmanını sunuyor ve çok eğleniyorsunuz. Bu da hayatın bug’ı gibi bir şey. Sürekli yapmaya karar verseniz, büyük ihtimalle pişman olacaksınız, ama bir gün eskisi gibi takılmak çok iyi gelecek.

Yazın

Bu muhtemelen, kişisel gelişim yazılarının da önerisidir ama yazmanın ya da çizmenin gerçekleştirici bir gücü olduğuna inanıyorum. Oturup hayatınızdan neler beklediğinizi samimiyetle yazın. Bir sonraki yıl dönüp baktığınızda, nelerin gerçekleşip nelerin gerçekleşmediğini ve belki de sizin fikirlerinizin ne kadar değiştiğini görmek inanılmaz olacak.

2017 benim için “denedim olmadı” yılı gibi bir şeydi. Büyük planlar ve doğru stratejilerle başladığım ama evdeki hesabın bir yere kadar çarşıya uyabildiği bir seneydi. Muhteşem adımlar attığım, şahane gelişmelere tanık olduğum, inanılmaz zorlandığım, tüm ilişkilerimin benden bağımsız testten geçtiği ve de bazı noktalarda büyük hayal kırıklıkları yaşadığım bir yıl oldu. Aynı zamanda hayatımda müthiş insanların olduğunu fark ettiğim, birçok noktada kendimden emin olduğum ve denemekten vazgeçmenin bana göre olmadığını da öğrendiğim, kendimi daha çok tanıdığım bir yıldı.

2018, sana sanırım hazırım. Hepimize şimdiden mutlu yıllar!

 

İlginizi çekebilir: 2018’de çok iyi hissetmek için yıl bitmeden yapmanız gereken 3 şey

Yeşer Sarıyıldız
Dijital göçebe, girişimci, köpek sahibi, hayalperest. Bu aralar Budapeşte-İstanbul-Amsterdam arasında mekik dokuyor. İngilizce İşletme mezunu, dijital ajans kurucusu, bugünlerdeyse tüm heyecanıyla içinde bulunduğu global ... Devam