Evrenin muhteşem matematiği ile tanışmaya hazır mısınız?

Her nereye bakarsak aynı muhteşemliği görmekteyiz. Güneşin doğuşu muhteşemdir, mevsimlerin oluşumu muhteşemdir. İnsan vücudunun mucizeleri, örneğin bir bebek dünyaya getirebilmek, kalp atışı ve her noktaya kanı pompalayabilmek, hücrelerin bölünebilmesi, bir şarkıyı duyabilmek, bir reçelin tadını alabilmek, ağlayabilmek, aşık olmak örneğin, her biri başlı başına muhteşemdir!

Sonra okyanusun üstü, okyanusun altı, karanlıklar, rüzgar, yağmur, volkanlar, kutuplar, ıssız adalar, tropik ağaçlar, kumsallar ve burada daha sayamadığımız insan eliyle yapılmamış olan bu dünyanın yaradılışına dahil olan her şey ama her şey muhteşemdir. Ve öyle bir yaradılış matematiği uygulanmıştır ki her şey birbiriyle doğal bir denge halindedir. Hiçbir ağaç diğerini öldürmez, hiçbir gezegen fizik kuralları el vermedikçe diğerini kapatmaz, diğerine göre sadece ve sadece belirli bir rota üzerinden belirli bir hızda ilerler. Ve öyle ki dünya üzerinde yaradılışa dahil olan tek şey yaşamaya devam etmek için kurban olmak veya kurban etmektir. Bunun dışında öyle muhteşem bir matematik vardır ki evren, toprak, dünya, varlık tek kelimeyle muhteşem bir denge ile korunmuştur.

Evrenin bugüne kadar bilim gücü ile açıklanmış tüm kuram ve kavramlarında, yer çekiminin gücünden suyun kaldırma kuvvetine veya manyetik alanlardan ışık hızına kadar tüm bu bilimsel açıklamaların ardında muhteşem bir yaradılış dengesi tezahür etmektedir. Matematik tüm bu kavramların sayılara ve sayfalara dökülmüş hikayesini bizlere fısıldar.

Peki daha yakından baktığımızda bu dengeyi matematik ile açıklamak mümkün müdür? Yüzyıllar boyunca bilim insanlarının evrendeki matematiği daha fazla anlayınca adeta büyülendikleri doğru mu? Veya şöyle soralım: Bizlere çok olağan gelen yukarıda saydığımız tüm güzelliklerin arkasında nasıl muhteşem bir akıl ve muhteşem bir hesap yatıyor? Evren ve tüm doğal akış nasıl matematikle yaratıldı?

Bu hafta okuma fırsatı bulduğum ve bu yazıyı yazma konusunda bana ilham veren iki kaynağı paylaşmak isterim: Yaşam Çiçeğinin Unutulmuş Sırrı (Drunvalo Melchizedek) ve Tanrı Matematikçi mi? (Mario Livio). Her iki kaynak da evren tarihi boyunca evrenin o muhteşem yaradılış sırlarının gizemine ışık tutan matematiksel içeriği kısaca şöyle açıklıyor:

“Yaşam Çiçeğinin Unutulmuş Sırrı; Doğadaki Spiraller (…)
Bu çam kozalağında biri bir tarafa diğeri de öbür tarafa giden çift spiral görüyorsunuz. Bu tarafa ve diğer tarafa dönen spiralleri saydığınızda, her zaman Fibonacci dizilimindeki iki ardışık sayı çıkacaktır. Bunların 8’i bir yöne ve 13’ü de diğer yöne gidecektir, ya da 13’ü bir tarafa, 21’i de diğer tarafa gidecektir. Doğada bulunan birçok başka çift spiralli desenler, bildiğim kadarıyla, bu şablona her durumda uyacaktır. Örneğin ayçiçeği spiralleri, her zaman Fibonacci dizilimine uyar.”

İşte yaşadığımız evren böyle ince bir matematik sanatı üzerine kurulmuştur. Ve bizler bilmeden etrafımızda bir karıncadan bir ayçiçeğine kadar bu muhteşem matematik dengesiyle bezenmiş durumdayız. Evreni anlamak, aslında evrenin matematiğini görebilmek ve bu muhteşem yaradılış kavramının son derece ince ayrıntılarda gizli olduğunu anlayabilmekle orantılıdır. Bu muazzam matematikle düzenlenmiş evrenimizin o muhteşem, eşi benzeri olmayan yaradılışını bir kez daha bu yazıma eşlik eden sizlerle birlikte kutluyorum!

İlginizi çekebilir: Motivasyon gerçek bir mucizedir: Her şeyi mümkün kılan enerjiyi keşfedin

Pınar Özeken (Ulus)
2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini ... Devam