Bir spor aşığından: “Biraz yavaş!”

Bir spor aşığından: "Biraz yavaş!"
Bir spor aşığından: “Biraz yavaş!”

Gün içinde öyle çok acelemiz var ki İstanbul’un bir yakasından diğerine hepi topu 20-25 dakikada giden vapurdan inmek için 10. dakikada yerimizden kalkıp, demirlerin arkasına diziliyor, henüz iskele verilmeden atlamaya çalışıyor, metronun son durağında ilk önce inip asansörü yakalayabilmek için kapının önünden kıpırdamıyor, binene, inene aldırmıyoruz. Trafikte ilerlerken önümüzde kayıp düşen bisikletli acilen yolu açsın diye kornaya asılıyor, yanımızda yürürken tökezleyene halini hatırını sormayı zaman kaybı olarak görüyoruz.

Nereye yetişiyoruz sahi? O koşturmaca, o acele, çevremizde bizden başka kimse yokmuş gibi davranmaya mı zorluyor acaba hepimizi zaman zaman, ne dersiniz?

Bir spor aşığından: "Biraz yavaş!"
Bir spor aşığından: “Biraz yavaş!”

Bir düşünelim; ne fark eder vapurdan en son inen olsak, asansörle değil de merdivenler aracılığıyla yeryüzüne ulaşsak? Biraz yavaşlamaya çalışsak, keyfini çıkarsak her şeyin. Vapurda kitabımızı okurken, metroda müziğin bizi alıp götürmesine izin versek, ruhumuzu dinlendirsek biraz.

İçimizde gerçekten de bu kadar dışarı atamadığımız, sürekli harekete meyilli bir enerjimiz varsa spora verelim kendimizi; koşalım, yürüyelim, pedal çevirelim. Nasıl da iyi geleceğine inanamazsınız. Zaman içerisinde daha hızlı koşmak için çaba sarf etmeye çalışırken, işe yetişirken, bir yere giderken acele etmemeyi öğrenebileceğiz belki de…

Akşam eve geldiğimizde de çocuğumuza, yeğenimize, misafirimize şunları demeyeceğiz haliyle:

“Zıplayıp durma başımda, otur şuraya.”

“Koşmasana etrafımda.”

“Evladım kurt mu var kıçında?”

Bu lafları etmeyelim, atasözlerimize bir göz gezdirelim isterseniz:

‘Ağaç yaşken eğilir.’ Bir de ‘Üzüm üzüme baka baka kararır.’

Hareket etmekten bıkmayalım ve küçüklerimize örnek olalım. Gün içinde asansöre koşmak yerine, ufaklıkla 2 kere zıplasak daha çok eğleneceğimiz garanti.

Keyfiniz ve hareketiniz bol olsun.

Unutmayalım:

Bir spor aşığından: "Biraz yavaş!"
Bir spor aşığından: “Biraz yavaş!”

29 Eylül’de Run İstanbul’da buluşuyoruz, değil mi? Ben şehir dışında olacağım ama Uplifers Koşu Ekibi’nden birileri orada olacaktır mutlaka. Hareket etmeden duramıyoruz da… Bu arada bana ulaşan mailler aracılığıyla sizin de koşmaya başlamak, hatta bizim ekibe katılmak istediğinizi biliyorum. Kısa zamanda gerekli duyurular size ulaşacak. Az kaldı!

Sporu ve hareketi desteklemek amacıyla, bu yazıyı sevdiklerinizle paylaşın!

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.

 

Kıvanç Ergun Koşucu
Kıvanç Ergun bugün bisikletin tepesinde, yarın ormanda çamurun içinde… Harekete, iyilik peşinde koşmaya doyamıyor, başkalarına çılgınca gelen şeyleri yapmaktan inanılmaz keyif alıyor. İflah olmaz ... Devam