Az parayla çok haz getirmeyi hedefleyen tutumlu hedonizm nedir?

Ne kadar çok şeye sahibiz, hiç düşündünüz mü? Bizden önceki nesillere kıyasla bolluk, hatta fazlalık içinde yaşıyoruz. Maddi durumumuz ne olursa olsun, bu etrafımızda çok fazla materyal ve varlık olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Öyle ki, şu an insanların garanti gördüğü şeylerin yüzde 99’u önceki nesiller için tahmin edilemez olmanın yanı sıra, lüks olarak algılanabilirdi. Hal böyleyken, sahip olduklarımızla mutlu olma katsayımız giderek azalıyor. Peki bu durumu nasıl tersine çevirebiliriz? Yeni ortaya çıkan tutumlu hedonizm kavramı bu durumu tersine çevirebilecek gibi görünüyor.

Ne kadar çok şeye sahibiz, hiç düşündünüz mü?

Türkçe karşılığı literatüre henüz girmemiş olsa da tutumlu hedonizm olarak çevrilebilecek olan frugal hedonism adlı kavram hayatımıza yeni girdi sayılır. Adam Grubb ve Annie Raser-Rowland’ın ortak çalışması ile ortaya konan tutumlu hedonizm daha az harcayıp, daha mutlu olabilmeyi amaçlayan bir felsefe. Hazcılık anlamına gelen hedonizm ile tutumluluğun birbiriyle çeliştiğini düşünüyorsanız, yazının devamında içinizi rahatlatacak bir şeyler olabilir.

Hayatta kalmanın esas amaç olduğu ilkel insanlardan bu yana çok fazla şey değişmiş gibi görünse de, aslında esas prensipler aynı. İhtiyaçlarımızı karşılamak, sağlığımızı korumak, soyumuzu sürdürmek ve mümkünse vefat etmeden günü tamamlamak… Fakat bu arada önümüze serilen imkanlar arttıkça gözümüzün onlara kayması kaçınılmaz oluyor. Biz de, doyumsuz insanlar olduğumuz için gözümüzü boyayan reklam kampanyalarına kendimizi ve cüzdanımızı kurban ediyoruz.

Gözümüzü boyayan reklam kampanyalarına kendimizi ve cüzdanımızı kurban ediyoruz.
Bir fedakarlık olarak para harcamamak

Tüketim bilinci kolektif olarak öylesine yerleşmiş ki, en minimalist, en tutumlu ve eli sıkı olanlarımız bile “tüketmediği için birtakım fedakarlıklarda bulunduğunu” hissediyor içten içe. Örneğin evde yirmi tane okunmamış kitabı olan kişi, kitapçıya gidip eli boş çıktığında kendisiyle gurur duyuyor. Yani normal olan satın almakmış da, fedakarca, hatta kahramanca bir davranış göstermiş gibi…

Gelelim asıl konuya… Hedonizm yani hazcılık materyalizmle ilişkilendirilse de, aslında hazzı artıran her türlü davranışı ve olguyu kapsayan bir felsefedir. Tutumlu hedonizmin çıkış noktası da, mutluluk ve zevk için para harcamak gerekmediğidir.

Herkese keyif veren şeyler farklı olabilir ama aslında çok azı parayla ilgilidir. Ani doyum sağlayan fakat etkisi kısa süren karbonhidratlar gibi, para harcayarak kazanılan mutluluk da oldukça uçucudur. Tüketimi azaltırken hazzı artırmak ilk başta zor gibi görünse de, fiziksel ve finansal olarak sağlıklı olmak kısa sürede alışkanlık haline gelen, hayatın doğal akışında kendiliğinden devam eden bir haldir.

Para hiç yoksa, huzur var mı?

Tutumlu hedonizm “para yok, huzur var” demek değil elbette. Öncelikle, yaşam için gereken temel ihtiyaçların ve yaşanan yere göre belli bir hayat standardının tutturulması gerekiyor. Tutumlu hedonizm sadece, çalışılan zaman ve kazanılan para dengeli olduğu ve bunu sağladığı sürece, lükse kaçmanın gerekli olmadığını, hatta uzun vadede kişi için daha yıpratıcı olduğunu söylüyor.

 

İlginizi çekebilir: Tüketim paradoksu: Öz güven eksikliğine bağlı materyalizm

 

Kaynaklar:
Becoming Minimalist
Frugal Hedonism

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!