Hafifleme zamanı: Kendinize yarattığınız yüklerin farkında mısınız?

Bir şey olsun. Biz bir şeye başlayalım ve o hemen bir şeye dönüşsün.
Bilelim. Neye benzeyeceğini bilelim, ne işe yarayacağını bilelim, ne olduğunu iyice bilelim.
Öngörelim. Tüm seçenekleri görelim, tüm bağlantıları fark edelim, tüm riskleri, tüm fırsatları hesaplayalım.
Tam istediğimiz kadarı olsun, ne azı ne fazlası.
Hangi duyguda kalmak istiyorsak orada kalalım ama istediğimiz kadar kalalım.
Kendi duygumuzu kontrol etmek de yetmez, diğeri de şu duyguda olsun o sırada. O da istediğimiz kadar kalsın o duyguda.
Şu yol şuraya çıksın, o yol buraya. Hangi yolda hangi duraklar var bilelim. Manzara istediğimiz gibi olsun. Hem manzarayı seyredelim, hem de gecikmeden gideceğimiz yere varalım.
Yanımıza bunları alalım ama yolda karşımıza bir de şunlar çıksın. Yolun sonunda elimizde bunlar olsun.

Ne çok hesap, ne çok beklenti, ne çok kontrol, ne çok yük… Tam da böyle yapmıyor muyuz?

Belki her zaman değil, belki her şey için değil. Ama giderek hayatı, değişkenlerini bildiğimiz, hatta kontrol edebildiğimiz, sonucu da istediğimiz gibi çıkacak bir denkleme benzetmeye çalışır olduk. Kronik yorgunluktan şikâyet ederken hepimiz, kendimizi en çok kendimiz yormuyor muyuz?

Hayat bir denklem değil. Hayat bu kadar yorucu da olmamalı esasen. Biz kendimizce bir şeyleri anlamlandırmaya çalışırken, bazen yanlış yerlere takılıyoruz, hatta bazen fazla çabalıyoruz. Kendi halinde sade olan şeyleri alıp karmakarışık bir hale getirip sonra da çözmeye çalışıyoruz.

Yola o kadar kafa yoruyoruz ki yolculuğun tadına varamıyoruz. Bazen çıkmaz sandığımız yollar bizi vahalara ulaştıracak, bazen sonunu bildiğimizi sandığımız yol bir yere varmayacak. Bavula hep yazlık giysiler koyduğumuz bir zaman, bir bakacağız yağmurlar yağacak. Ama ıslanmamanın ya da ıslanınca kurumanın bir yolunu bulacağız biz yine de. Sonra da dönüp geriye, “Ne ıslanmıştık ya o gün, ama ne de eğlenmiştik!” diyeceğiz. Hikâyesi olacak, bizim olacak. Bazı şeyler olduğu kadar olacak, olmayan da aslında hayrımıza olacak.

Yollara değil de, hikâyelere tutunalım biz. Onları gittiğimiz her yerde yazacak olan bizleriz. Biraz hafiflemenin tam zamanı. Siz kendinize hangi beklentilerle, hangi yükleri yaratıyorsunuz? İlk adım bu soruyu sorup içtenlikle cevabın peşine düşebilmek. Yüklerimizden kurtulduğumuz, hafiflediğimiz, esen meltemin de, yağan yağmurun da kıymetini bildiğimiz, aradığımız her neyse onunla buluştuğumuz, keyifli ve sağlıklı bir yaz olsun!

İlginizi çekebilir: Olumlu bir zihniyete sahip olmak, duyguları yok saymak değildir

Ceyda Tepret Profesyonel Koç
İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği bölümü mezunudur. Koç Üniversitesi’nde MBA eğitimi alıp, Madrid’deki IE Business School’da International MBA programında eğitimini tamamlamıştır. Pazarlama alanında bir ... Devam