Ruh eşinizi bulamama sebebiniz kişiliğiniz mi?

Sosyal varlıklar olarak hepimiz, ömrümüzün geri kalanını birlikte geçirebileceğimiz birini bulmak için çabalıyor, içten içe tüm ilişkilerimizde ve sosyal çevremizde hayatımızın aşkıyla karşılaşma olasılığımızı artırmaya çalışıyoruz.

Ruh eşinizi bulamama sebebiniz kişiliğiniz mi?
Her ne kadar basit ve gerçekçi gelmese de, birçoğumuz için aslında kişiliğe uygun olarak bireyleri eşleştirme sistemi, birçok farklı sebepten dolayı oldukça doğru ve etkili sonuçlar verebilecek bir yöntem.

Bu kişiyle karşılaştığımızda, ona karşı tarif edilemez bir yakınlık hissediyoruz. Yeni tanıştığımız ve daha önce hiç karşılaşmadığımız bu kişi, sanki yıllardır birbirimizi tanıyormuşuz hissi uyandırıyor. Bu durumu nasıl adlandırdığımızı bilmiyoruz, ancak televizyon dizilerinde ve sinema filmlerinde romantikleştirilerek bahsedilen doğru insan, bir çoğumuz tarafından ruh eşi olarak tanımlanıyor. Peki, çok fazla açıklanamayan bu duygunun nasıl bir şey olduğuna bilim tarafından getirilen bir açıklama var mı? “Ruh eşimi buldum.” diyebilmek için karşı tarafla yaşadığınız ilişkinin boyutu ne olmalı?

Kişilik tesleriyle doğru insanı bulmak mümkün mü?

Psikoloji dünyasında birçok kişinin tarif edilemez duygular yaşamasına sebep olan bu olayı aydınlatmak için yıllardır bazı bilimsel çalışmalar yürütülüyor. İnsan ilişkilerindeki farklı dinamikleri inceleyen bilim insanları, iki insanın romantik bir ilişkideki uyumunu ve doğru kişilerin bir arada mutlu bir şekilde ilişkilerini nasıl devam ettirdiğini araştırmaya devam ediyor. Popüler psikoloji dünyasında da, OkCupid.com, chemistry.com gibi internet siteleri kullanıcılarına detaylı kişilik testleri yaparak, bu testlerde verilen cevaplara uygun olarak sizi en uygun kişiyle eşleştirmeye çalışıyorlar. Her ne kadar basit ve gerçekçi gelmese de, bir çoğumuz için aslında kişiliğe uygun olarak bireyleri eşleştirme sistemi, bir çok farklı sebepten dolayı oldukça doğru ve etkili sonuçlar verebilecek bir yöntem.

Öncelikle, hepimiz uzun vadede bizimle aynı değerleri paylaşan ve benzer şeylerden hoşlanan kişilerle birlikte olmak istiyoruz. Karşımıza çıkacak kişinin gelecek planlarının bizim gelecek planlarımızla uyuştuğunu, aynı istek ve ihtiyaçlara sahip olduğunu bilme ihtiyacı duyuyoruz. Tüm bu uyum süreci, sonunda mantıklı eşleşmeler yapma amacı taşıyan bu gibi internet sitelerine gösterilen ilgiyi açıklıyor. Peki, karşılıklı kişilik uyumu üzerine kurulan ilişkiler ne kadar devam ediyor? Birbiriyle uyumlu olan çiftler gerçekten uzun süreli beraberlikler yürütebiliyorlar mı?

Uyumsuzluğun uyumu

Teksas Üniversitesi’nden Dr. Ted Hudson, bu konuyla ilgili, yıllardır evli olan çiftler üzerinde uzun süreli bir araştırma yaptı ve bu araştırma sonunda sürpriz bulgularla karşılaştı. Dr. Ted Hudson’ın çalışmasından elde edilen verilere göre, mutlu ve mutsuz olan çiftler uyum konusunda birbirlerinden farklı değiller. Yani, çok mutlu olan ve ilişkilerinin çok iyi olduğunu belirten çiftler, kişilik uyumunun mutlulukları üzerinde herhangi bir etkisi olmadığını belirtiyorlar. Hatta, ilişkilerini yürüten şeyin kişilik uyumu olmadığını, ilişkinin devam etmesi için ekstra çaba sarf ettiğini söyleyen çiftlerin sayısı da bir hayli çok. Ancak mutsuz çiftlere uyumluluğun ilişkileri üzerinde nasıl bir etkisinin olduğu sorulduğunda, büyük bir çoğunluğun kişilik uyumunun ilişkinin sağlığı için çok önemli olduğunu vurguladıkları görülüyor. İlişkileri iyi gitmeyen çiftler, mutsuzluklarının sebebini kişiliklerinin uyuşmamasına bağlama eğilimindeler. Birbirlerini oldukları gibi kabul ederek ilişkiyi sürdürmek için çaba göstermektense, zaten devam etmek istemedikleri bu ilişkiyi daha fazla sürdürmemek için değiştirilemeyecek bireysel faktörleri sebep olarak sunmaya çalışıyorlar.

Seatle İlişki Araştırmaları Merkezi’nin kurucusu olan John Gottman da, kişilik uyumunun ilişkinin ömrü ve kalitesi üzerinde belirleyici bir faktör olmadığını söylüyor. Merkez’in yürüttüğü çalışmaların sonuçları, çiftleri uzun süre bir arada tutan şeyin onları ortak paydada buluşturan ilgi alanı ya da ortak gelecek planları değil; birlikte anlamlı bir şeyler yapmaya duydukları heyecan ve enerji olduğunu gösteriyor. Bu nedenle çiftlerin birbiriyle sağlıklı iletişim kurup kuramadıklarından çok nasıl iletişim kurdukları, ortak paydada buluşup buluşamadıklarından çok birlikte bir şeyler yapma konusunda heyecanlı olup olmadıkları, yani ilişkinin kalitesi devamlılık ve süreklilik faktörleri üzerinde belirleyici.

 

illüstrasyon: Naomi Wilkinson, My Color Soulmate

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!