Mükemmelliyetçiliği bir kenara bırakıp hayatın içindeki neşeyi keşfedin

Mükemmelliyetçilik, olayların veya durumların dışarıdan çok hoş görünmesini sağlayabilir ancak gerçekte durum her zaman öyle olmayabilir. Hepimiz hoş görünen şeyleri, güzel tasarımları, tertemiz yazıları, iyi müziği seviyoruz. Ancak asıl önemli olan, bu güzel şeylerin hepsinin sizin ruhunuza dokunmasıdır. Aksi takdirde tüm bu güzellikler sadece bir boşluk hissi yaratır.

Sürekli mükemmelin peşinde koşmak, aslında bir bakıma hiçbir şeyin yeterince iyi olmadığı hissi uyandırıyor. Mükemmelliyetçilik çoğu insan tarafından kabul edilmiş bir kalite gibidir. Oysa gerçekte sizi risk almaktan, hata yapmaktan, insanlarla derin bağlar kurmaktan, güvende hissetmekten, bir şeyleri sonuçlandırmaktan, hayatı doyasıya yaşamaktan alıkoyan şey de mükemmelliyetçiliğin ta kendisidir. Mükemmelliyetçi olduğumuz için kim bilir kaç projeyi reddettik, heyecan verici kaç fikri unutmaya çalıştık?

Mükemmelliyetçiliği bir kenara bırakıp hayatın içindeki neşeyi keşfedin
Mükemmelliyetçi eğilimleriniz kendi değerinizi belirlemenizden değil, başkalarının sizin değerinizi belirleme isteğinizden kaynaklanıyor.

Mükemmelliyetçilik aynı zamanda bencil bir tavır. Düşünün ki eğer mükemmeli yakalama isteğiniz olmasaydı kim bilir kaç projeye destek verir ve tamamlanmasına yardımcı olurdunuz?

İlgili yazı: Gölgeler dosyası açılıyor: ″Mükemmel″ ben saklandığın yerden çık

Mükemmelliyetçilikten vazgeçmek için öncelikle kendinizi ikna etmeniz gerekiyor. Bunun kendiniz için çok yüksek hedefler olduğu doğru ancak asıl neden bu değil. Mükemmelliyetçiliği geliştirmenizin sebebi, kendinizdeki eksikleri, güvensizlikleri kabul etmemenizden ve kendinizi yetersiz bulmanızdan kaynaklanıyor. İşte bunu kabul etmeniz gerekiyor. Mükemmelliyetçi eğilimleriniz kendi değerinizi belirlemenizden değil, başkalarının sizin değerinizi belirleme isteğinizden kaynaklanıyor.

Oysa hepimiz bu dünyadaki biricik varlıklarız. Hepimiz farklıyız. Hepimizin kendimize özgü büyülü özelliklerimiz var ve bu özellikler başka kimsede yok. Bu yüzden söylediğimiz, yaptığımız, yarattığımız, düşündüğümüz her şeyin bir karakteri olmalı çünkü bu sadece bize ait!

Bir yandan da hepimiz “mükemmel” kavramını başkalarından edindiğimiz izlenimler, inanışlar üzerine kuruyoruz. Oysa gerçekte bunlar son derece anlamsız, huzur kaçıran, tanımlanamayan şeyler de olabilir.

Mükemmelliyetçiliği bir kenara bırakıp hayatın içindeki neşeyi keşfedin
Mükemmelliyetçi olduğumuz için kim bilir kaç projeyi reddettik, heyecan verici kaç fikri unutmaya çalıştık?

Mükemmelliyetçi olmak aynı zamanda bizleri yaşadığımız andan uzaklaştırır. Nasıl algılandığımız konusuna çok fazla kafa yorduğumuz için günlük hayatın keyifli deneyimlerini kaçırmış oluruz. Hepimiz özgün, başka insanlarının yargıları yerine kendi tutkularının peşinden gitmek için uğraşan insanlar olsaydı nasıl olurdu? Böyle bir ortamda hayat kim bilir ne kadar ilginç, eğlenceli, keyifli ve ilham verici olurdu…

İlgili yazı: Mükemmeliyetçi bir kişiliğe sahip olduğunuzu gösteren özellikler

Ancak şunu unutmayın; mükemmelliyetçilikten sıkılmak ve ondan kurtulmak, sevdiğiniz şeyler için çok çalışmaktan vazgeçmek anlamına gelmiyor. Bu sadece yeterince sevilmek, iyi olmak, zeki olmak, güzel görünmek, eğlenceli olmak için kendini paralamamak anlamına geliyor.

Yeterince iyi olmak için hiçbirimizin yapabileceği bir şey yok çünkü ne kadarının “yeterince” olduğu sizin ruhunuzda gizli!

Kaynak:
Thrive Global

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!