Kurduğunuz ilişkilerde “güçlü taraf” olmanızı sağlayacak psikolojik tüyolar

Sosyal yaşantımız ve sosyal çevreyle kurduğumuz iletişim, kendimizi nasıl hissettiğimizden, iş motivasyonumuza dek hayatımızı birçok anlamda gözle görülür bir şekilde etkiliyor. Kişisel yaşam ve sosyal çevre dengesini sağlayabilmek, sosyal çevrede kurduğumuz iletişimleri güçlendirmek amacıyla çoğumuz bazı yollara başvurabiliyoruz. Bu masum taktikler, kurduğumuz sosyal ortamda kendimizi daha rahat hissetmemize ve bu sayede daha iyi iletişim kurmamıza yardımcı oluyor. 

Uplifers olarak sosyal ilişkilerinizde avantaj sağlayacak, kurduğunuz iletişimlerde güçlü taraf olmanıza yardımcı olacak ve insanlara nasıl yaklaşmanız gerektiği konusunda yol gösterecek 25 psikolojik tüyoyu sizler için derledik.

1. Rahatlayın ve beyninizi rahatlatın.

Beynimiz, sahip olduğumuz en karmaşık organımız. Onunla kurduğumuz ilişki de bir o kadar karmaşık. Hatta güçlü bir aşk-nefret ilişkisi diyebiliriz… Beynimiz üstünde hakimiyete sahip olduğumuzu düşünsek de, çoğu sosyal ortamda beyin, bizi olası “tehlike”ye karşı koruyor. Dolayısıyla çoğunlukla yabancıların bulunduğu yerlerde kendimizi konforlu hissedemiyor, bu da bize normalde yapmayacağımız şeyler yaptırıp, söylemeyeceğimiz şeyler söyletebiliyor. Ne zaman olduğunuz gibi davranabileceğiniz bir alan yaratırsanız, o zaman yeni tanıştığınız insanlarla daha kolay iletişim kurabilir, hatta onların sizden ilk adımda hoşlanmasını sağlayabilirsiniz.

2. Sessizliğin gücünden faydalanın.

Sosyal ilişkiler söz konusu olduğunda, yapılan en büyük kabalıklardan biri, yapmakta oldukları sohbeti bölmek. Eğer sohbet ediyor olan bir gruba dahil olmak istiyorsanız önce vücut dillerine dikkat edin. Eğer bedenleri size doğru dönüyor ancak ayakları hala başka birine doğru bakıyorsa, o kişi o sırada bölünmek istemiyordur. Ancak siz geldiğinizde hem bedenleri hem de ayakları size doğru dönüyorsa bu, o kişiyle sohbet edebilirsiniz anlamına geliyor.

3. Biriyle tartışırken karşısında değil, yanında durun
Karşınızdaki insana “yanlış” olduğunu söylemek yerine, savunduğunuz şeye neden inandığınızı açıklayın ve bu sırada o kişinin karşısında değil yanında durun.

Hepimiz zaman zaman kendimizi sıradan bir sohbetin bir anda alevlendiği tartışmaların içinde bulabiliyoruz. Böyle zamanlarda ilk olarak karşınızdaki insana “yanlış” olduğunu söylemek yerine, savunduğunuz şeye neden inandığınızı açıklayın ve bu sırada o kişinin karşısında değil yanında durun. Bu sihirli hareket, tartıştığınız kişinin sizi bir tehdit olarak görmesinin önüne geçecek.

4. Birinden yardım isterken konuşmaya “yardımına ihtiyacım var” diye girin.

Kimi zaman üşengeçliğimizden, kimi zaman da gerçek anlamda ne yapacağımızı bilemediğimizden, başkalarının yardımına ihtiyaç duyabiliyoruz. Bu çok normal. Böyle durumlarda egonuzu geri çekin ve o kişinin yardımına ihtiyacınız olduğunu rahatça dile getirin. Bu yöntemin neredeyse kusursuz işlemesinin nedeniyse, birçok insanın kendinden yardım isteyen birini geri çevirmenin getirdiği suçluluk duygusundan hoşlanmıyor olması.

5. Onaylayın ve tekrar edin.

Yaptığımız hareketlerin birçoğunun altında, onaylanma ihtiyacı ve isteği yatıyor. Biriyle sohbet ederken onun sizden hoşlanmasını sağlamak istiyorsanız, söylediklerini dinlerken onu bolca onaylayın ve onun için önemli olan noktaları sesli bir şekilde tekrar edin. Bu, o kişide iyi bir dinleyici olduğunuz algısını yaratacak.

6. Pozitif geri dönüşler almak için kafa sallayın.

İster yüklü miktarda bir satış gerçekleştirmeye çalışıyor olun, ister arkadaşınızı dışarı çıkmaya ikna etmeye çalışıyor… Bir şey anlatırken karşınızdaki kişinin sizi daha kolay onaylamasını ve o kişiden pozitif geri dönüşler almak istiyorsanız, konuşurken ve anlatırken bolca göz teması kurun ve kafa sallayın. Böylecek karşınızdaki kişi yavaş yavaş sizinle aynı fikirde olduğunu düşünmeye başlayacak.

7. Karşınızdakinin sizi dinleyip dinlemediğini anlamak için kollarınızı kullanın.

Bizim için önemli olan şeylerden bahsederken kimi zaman kendimizi akışa kaptırabiliyor, karşımızdaki kişinin bizi dinleyip dinlemediğine dikkat etmeyebiliyoruz. Eğer sohbet ettiğiniz kişinin konuşmayı takip edip etmediğini anlamak istiyorsanız kollarınızı bağlayın. Genelde birebir konuşmalarda eğer karşımızdaki insanı dinliyorsak onun vücut dilini taklit etme gibi bir eğilimimiz var. Dolayısıyla karşınızdaki kişi sizi dinliyorsa o da kollarını bağlayacaktır.

8. İsimleri unutmamak için konuşma içinde tekrar edin.

Biriyle ilk kez tanışırken, ismini öğrenmeye çalışmaktan çok kendi ismimizi doğru söylemeye dikkat ederiz. Oysa yeni tanıştığımız biri ismimizi sesli söyleyince kendimizi ne kadar değerli hissederiz, öyle değil mi? Eğer daha fazla isim unutmak istemiyorsanız, bundan insanlarla ilk tanışma anınızda size isimlerini söyledikten sonra, tekrar edin. Hatta tekrar etmekle kalmayın, o kişiyi başka bir arkadaşınızla tanıştırırken adını siz söyleyin.

9. Beklediğini cevabı tam olarak alamadığınız anlarda, sessizlikten ve göz temasından faydalanın.

Bir soru sordunuz ve karşınızdaki, sorunuza yarım yamalak bir cevap verdi. Böyle bir durumda soruyu tekrar etmektense beklemek ve göz kontağı kurmaya devam etmek o kişinin üzerinde görünmez bir baskı kuracak ve size cevap vermesini sağlayacak. Eğer göz kontağı işe yaramıyorsa kaşlarınızı kaldırmayı deneyin. Bu, kurduğunuz baskıyı biraz daha artıracak.

10. Konuya değil, duygulara odaklanın.
Konuşma sırasında duraklamak, karşınızdakinin merak duygusunu, yaptığınız farklı tonlamalar heyecan duygusunu ve betimlemeler ve canlandırmalar da mutluluk ve kahkaha atma isteğini uyandırabilir.

Eğer bir insanın söylediklerinizi daha heyecanlı bir şekilde dinlemesini istiyorsanız, dünyanın en sıkıcı konusundan bahsedecek olsanız dahi, karşınızdakinin duygularını harekete geçirmeye çalışın. Heyecan, mutluluk ve merak duyguları, insanların sizi dinlemek için zaman ayırmalarını ve dikkatini size vermelerini sağlar. Bunu yapmak için izleyebileceğiniz bazı pratik yollar var. Örneğin konuşma sırasında duraklamak, karşınızdakinin merak duygusunu, yaptığınız farklı tonlamalar heyecan duygusunu ve betimlemeler ve canlandırmalar da mutluluk ve kahkaha atma isteğini uyandırabilir.

11. Kendinize güvenin.

Anlık kurulan iletişimlerde, kendine güvenmek, çok şey bilmekten daha etkili olabiliyor. Örneğin bir iş görüşmesinde ne kadar çok şey bildiğiniz değil, kendinizi nasıl ifade ettiğiniz çok daha belirleyici olabiliyor. Göz kontağı kurun, ellerinizi kullanın, ses tonunuzu değiştirin ve mimiklerinizden faydalanın. Beden dilinin ikna kabiliyeti, sandığınızdan çok daha fazla!

12. Gerçek olana kadar -mış gibi yapın.

Hiçbirimiz anne karnından “iletişimin tüm sırlarını çözmüş birer profesyonel” olarak doğmuyoruz, ama nasıl olacağımıza karar verebiliyoruz. Çekici göründüğünüze inanın, zamanla öyle hissetmeye başlayacaksınız. İkna kabiliyetinizin güçlü olduğuna inanın, zamanla insanların sizi onayladığını görmeye başlayacaksınız. Çünkü neye inanırsanız, o olursunuz.

13. Kendinize güçlü bir duruş belirleyin.

Aynanın karşısına geçin, omuzlarınızı dikleştirin, sırtınızı düzeltin, göğsünüzü kabartın, çenenizi kaldırın ve gülümseyin. Bir insanla konuşurken vücudunuzun aldığı şekil, söylediğini her şeyin önemini en az iki kat artırır. 

14. İkna edici olmak istiyorsanız, “inanıyorum” ve “düşünüyorum” kelimelerini kullanmaktan kaçının.

“İnanıyorum” ve “düşünüyorum” gibi kalıplar kullanmak, savunduğunuz düşünceyi zayıflatır. Bu kalıplar yerine daha çok “biliyorum”, “olacak” gibi güven verici kelimelerden yararlanabilirsiniz.

15. İnsanların sizin hakkınızdaki düşüncelerini şekillendirmek için çalışma alanınızı organize edin.

Büyük şirketlerin iş ortamını en uygun hale getirmek için neden bu kadar çabaladığını hiç düşündünüz mü? Çünkü çalışanlarının nasıl motive olacaklarını çok iyi biliyorlar. Yeni fikirler üretmek, yeni düşünceler edinmek, diğer insanları yaratıcılığınızla etkilemek istiyorsanız, önce çalışma alanınızı organize edin. Daha temiz alanlar demek, daha çok fikir demek!

16. İnsanlar arasındaki samimiyeti gözlemlerken bakışları takip edin.

Bir grup içinde kimlerin birbirlerine daha yakın olduğunu anlamak istiyorsanız, bir kahkaha anında kimin birbirine baktığına dikkat edin.

17. Buluşmak istediğiniz insanlara ne kadar heyecanlı olduğunuzu belli edin.

Uzun süredir toplantı yapmak istediğiniz biri ya da aylardır flört ettiğiniz ve sonunda buluşma şansı elde ettiğiniz biri… Her kim olursa olsun, birçok insan kendisiyle görüşmekten heyecan duyan bir kişiyle buluşmaya can atar.

18. Birinin saygısını kazanmak için, onu “taklit” edin.

“Taklit mi? Ne kaba!” diyebilirsiniz. Ancak buradaki taklit kelimesi en masum anlamıyla kullanıldı. Bir ortamda saygısını kazanmak istediğiniz biri varsa, o kişinin jest ve mimiklerini taklit ederek ona yakın olduğunuzu belirtin. Eğer saygısını kazanmak istediğiniz kişi kahkaha atıp bolca espri yapıyorsa, onu kollarınız bağlı ve ciddi bir surat ifadesiyle dinlemeyin.

19. Tepkilerinizi kontrol altında tutun.

Çok fazla farklı insan tipinin ve algının olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Dolayısıyla kimi zaman yanlış anlaşılmaların ya da gerginliklerin önüne geçemiyoruz. Böyle durumlarda her daim kazanan taraf olmak istiyorsanız, anlık duyguların sizi kontrol etmesine izin vermeyin. Biri size hakaret ediyorsa ya onu duymazlıktan gelin ya da ona karşı güler yüzlü ve sakin davranın.

20. “Benjamin Franklin” taktiğinden faydalanın.
Birinden sizi kıramayacağı kadar küçük bir istekte bulunun. O kişi size yardım ettiğinde, ister istemez “sizden hoşlandığı için size yardım ettiği” algısına kapılacak.

Sosyal bir ortamda bir kişi, diğer bir kişiye daha önce yardım etmişse bu, başka bir zaman daha kolay yardım edeceği anlamına geliyor. Birinden sizi kıramayacağı kadar küçük bir istekte bulunun. O kişi size yardım ettiğinde, ister istemez “sizden hoşlandığı için size yardım ettiği” algısına kapılacak. Bu da, ilerleyen zamanlarda daha kolay iletişim kurmanıza yardımcı olacak.

21. Dokunmaktan çekinmeyin.

Karşınızdakinin size güvenmesini istiyorsanız, ona dokunun. Özellikle bir şeye gülerken ya da bir konu hakkında ortak bir fikre sahip olduğunuz anlarda karşınızdakinin omzuna dokunun. Bu tür temaslar o kişiyle aranızda duygusal bir bağ oluşmasını sağlar.

22. “Büyükten küçüğe” hilesini kullanın.

Benjamin Franklin hilesinin tam tersi olan “büyükten küçüğe” hilesinde yapacağınız şey, önce karşınızdakinden yapamayacağı kadar büyük bir şey isteyip, o kişi bunu reddedince daha küçük bir istekte bulunmak. Karşınızdaki kişi, önceki isteğinizi kabul etmediği için kendini kötü hissedip, ikinci isteğinizi kabul edecek.

23. İsteklerinizi birer “seçenek” olarak sunun.

Kimse yapmak zorunda olduğu bir şeyi yapmaktan hoşlanmaz. Dolayısıyla insanlara “bunu mu yapmak istersin yoksa şunu mu?” gibi sorular sorduğunuzda, o kişiler yapmayı seçtikleri şeyin kendi tercihleri olduğuna ikna olur ve seçeneklerinizi kabul eder. Eğer biraz daha ileri gitmek istiyorsanız seçenekleri sınırlayabilirsiniz. Örneğin sokak satıcıları bir şey satmak istediklerinde “ne kadar vermek istediğiniz size bağlı” değil de, “isterseniz 10 yerine 5 verebilirsiniz” gibi kalıplar kullanarak, alıcıların algılarıyla güçlü bir şekilde oynayabiliyor.

24. Eğer bir barda, danışmada ya da benzer alanlarda çalışıyorsanız aynalardan yararlanın.

Eğer işiniz tüm gün boyunca sabit durmanızı ve aynı zamanda birçok insanla muhattap olmanızı gerektiren bir iş ise, arkanıza büyük bir ayna yerleştirin. İnsanlar öfkeli anlarında kendilerini o şekilde görmekten hoşlanmazlar. Dolayısıyla bu taktik işinizi bir hayli kolaylaştıracak.

25. Gergin anlarda sakız çiğneyin.

Evrimsel olarak bir şey yediğimizde, beynimize güvende olduğumuza dair sinyaller gidiyor. Dolayısıyla gergin anlarda sakız çiğneyerek tavırlarınızı daha kolay kontrol altına almanız mümkün. Ancak sesli bir şekilde çiğnemediğinize emin olmayı unutmayın…

26. Psişik güçleriniz varmış gibi davranın.

Özellikle çocuklar üzerinde harika sonuçlar yaratan bu tüyonun ne kadar etkili olduğuna şaşıracaksınız. Çocuğunuzu yapmaması gereken bir şeyi yaparken yakaladığınızı varsayalım. Çocuğunuza anında tepki vermek yerine, onun sizi görmesine izin vermeden orayı terk edin ve diğer odadan “şu an ne yaptığını biliyorum” diye bağırın. Bu taktiğin çocuğunuz üzerinde ne kadar şaşırtıcı etkileri olduğuna inanamayacaksınız. 

27. Tamamlanmamış şeyleri tamamlayın.

İnsan beyni, tamamlanmamış bir şeyi unutmama ve tekrarlama eğilimi gösterir. Bu yüzden sonunu dinleyemediğiniz bir şarkı bütün gün dilinize takılır ve şarkıyı kafanızdan tamamen atmak için tekrar dinleyip tamamlamanız gerekir. Aynı şey insan ilişkileri için de geçerlidir. Yaptığınız konuşmaları ve içine girdiğiniz tartışmaları tamamlayın. Sonuç alamadığınız her şey, ilerleyen zamanlarda içinizde huzursuzluk yaratır.

İlginizi çekebilir: 8 basit psikolojik hileyle insanlara istediklerini yaptırmanız mümkün. 

Kaynaklar:
highexistence.com
planetofsucces.com

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!