Hem detoks hem spor olur mu?

Detoks, detoks, detoks… Ne çok duyuyoruz bu terimi.

Processed with VSCOcam with f2 preset

Toksik olan bir bileşenin, yani bir bakıma zehrin temizlenmesi anlamına gelen detoks, uzun zamandır hayatımızda yer eden bu terim, yer yer fazla ve yanlış kullanılıyor.

Trend ve beraberinde bir piyasa yaratan her şeyde olduğu gibi, göze parmak sokanından, yerleştirme veya viral biçiminde olanına kadar reklam ve pazarlamanın olabildiğince bilincinde olup “ayık” kalmak bizim sorumluluğumuzda ( bu sorumluluğu kar amaçlı markalara ve onların reklam ajanslarına bırakmak istemeyiz, değil mi? ). Trend olsun veya olmasın, bence önemli olan insanın kendine, bünyesine, hayatına, keyfine iyi gelen alışkanlıkları, gerekirse deneme yanılma yöntemiyle bulması (denerken ölçüyü kaçırmadan!)

Detoks bir trend olduğu kadar şahsen sağlık için önemli bulduğum bir konu. Bir kerelik tüketim veya kullanımla mucize temizlik yaratan herhangi bir şey olmadığı gibi, bedenimizin kendini onarma/yenileme, arındırma sisteminin belli aralıklarla desteğe ihtiyaç duymadığını düşünmek de pek doğru gelmiyor.

Bir havalandırma cihazının filtreleri gibi, karaciğer, böbrek ve bağırsaklar bedenimizin filtreleme sisteminin parçalarını oluşturuyorlar ve kendilerini temizleme ve yenileme fonksiyonlarını çağdaş hayat tarzımızla zorluyoruz. Evinizdeki veya ofisinizdeki klimayı düşünün: eğer yeterli sıklıkta filtreleri temizlenmez/değiştirilmezse verimsizleşir, hatta üflediği havanın kalitesi düşer, zararlı bile olabilir. Yüz yıl öncesine göre bile hem aslında ihtiyacımızdan çok daha fazla yiyoruz, hem de fazla miktarda doğal olmayan besin ve madde tüketiyoruz. Bunun sisteme hiç sekte vurmaması pek akla yatkın değil.

Hatta kendinize bir iyilik yapıp, besin endüstrisi hakkındaki bu iki belgeseli izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum:

2014 yapımı Fed Up: https://www.uplifers.com/fed-up-amerikalilarin-gozunu-acacak-bir-belgesel/

ve 2008 yapımı Food Inc.:

Hayat tarzımız, dikkat etmeye çalışsak bile yararlı ve sağlıklı bilip tükettiğimiz besinler (mesela somon balığı: yararlı omega3 ve 6 içeren bu balığın çiftliklerde yetiştirilen akrabalarının mısır ve soya içeren yemlerle besleniyor) gibi etkenler gittikçe daha ciddiye almamız gereken konular.

Bu bakımdan bir detoks rutininin en önemli bulduğum amacı, vücutta en çok enerji harcayan sistemlerden bir tanesi olan sindirim sistemini birkaç günlüğüne hafifletmek, ara verdirmek ve vücudun bu enerjiyi kendini yenilemeye ayırmasını sağlamak. Bir de şu yönden bakalım olaya: Midemiz boşken açlık hissetsek bile aslında genelde bir önceki öğünümüz tam olarak sindirilip bağırsaklardan atılmadan tekrar bir öğün yiyoruz. Oysa sindirimin en önemli kısmı bağırsaklarda gerçekleşiyor.

Sadede geliyorum: hem spor hem detoks olabilir mi?

Bundan 2 sene kadar önce sindirim sistemine “pause” verdirmek için yapılabilecek çeşitli detoks rutinleri hakkında okumaya ve birkaç yöntem denemeye başlamıştım. Bana iyi geldiğini fark etmeme ve devam etmek istememe rağmen bazen irade güçsüzlüğünden, bazen de detoks öncesi ve sonrası ile birlikte minimum 5 gün ayırmak zor gelmeye başlamıştı. Ayrıca spor yaptığım ve ders verdiğim gün sayısı artınca artık başka bahara demiştim… Ta ki o zamandan beri aklıma en çok yatan rutin olan her ay 3 günlük bir kür yapma isteğini, Juico’nun Active Cleanse setiyle deneyebileceğimi fark edene kadar.

Önce 3 gün kadar az miktarda peynir dışında hayvansal gıdayı azaltıp, son gün tamamen keserek başladım. Sonra 3 gün 8’er taneden toplam 24 adet renk renk meyve-sebze suları içeren Juico paketi geldi! Kısaca deneyimimden bahsedersem, günün en çok sabah ile öğleden önceki kısmında açlık hissettiğim için genelde günün ilk 2 Juico’sunu kısa aralıklarla içtim. Bu arada tatlarının çok dengeli olduğunu ve buna rağmen benim gibi bir tatlı canavarının şeker ihtiyacını da karşıladığını söylemeliyim.

Kaju sütünden yapılan Beyaz’daki 15gr kadar protein Onur Hoca’nın kol kaslarını beslemeye tek başına yetmeyebilir ama beni kesti.
Kaju sütünden yapılan Beyaz’daki 15gr kadar protein Onur Hoca’nın kol kaslarını beslemeye tek başına yetmeyebilir ama beni kesti.

İlk günün akşam saatlerinde Antrum’da CrossFit antrenmanına gittim. Daha öncesine dayanarak tansiyonumun biraz daha düşük olacağını ve tam güç antrenman yapamayacağımı biliyordum, fakat antrenmanın tamamını normal sınırlarda bitirdim. Bu arada protein miktarını merak edenler için “Active” günlük yaklaşık olarak 27 gr içeriyor. CrossFit gibi ağır bir sporun yol açtığı kas yıkım-onarım döngüsü için yeterli gözükmeyebilir, fakat benim kilo/kas oranım ve 3 günlük süre göz önünde bulundurulunca tolere edilebilir olduğunu düşünüyorum.

Ertesi gün 3 Muay Thai dersi verip, 3. ve son gün koşu grubumuz Istanbul Koşu Kuvvetleri’nin her Perşembe akşamı düzenlediğimiz koşusunda yaklaşık 7K koştum. Unutmadan, CrossFit sonrası Beyaz, koşu sonrası ise pancar ve havuç ağırlıklı Kırmızı favorimdi. Yeşil’in hafif zencefilli ve dengeli tadının haricinde, en çok yararı sağlayan karışım olduğu gibi bir hisse kapılmamda renginin yarattığı algının payı da var.

3 günün sonunda detoks yaparken bu kadar yoğun spor yapmam gerekli miydi diye sormadım değil, fakat bu sayede gönül rahatlığıyla artık biliyorum ki aç kalır mıyım, elimi kolumu kaldıramayıp, kafamı çalıştıramayacak kadar enerjim düşer mi diye strese girmeden bunu gerçekleştirmek mümkün (hatta son gün günün son Juico’sunu bitiremedim bile).

Bunun yanı sıra önerebileceğim şeylerden bir tanesi detoks günlerinde normalden biraz daha erken uyumak. Ayrıca kür öncesi hazırlık ve detokstan çıkış konusunu ciddiye alıp, o günleri de aslında detoksa dahil etmenizi tavsiye ederim. Yani 3 günlük bir kür yapacaksanız öncesi ve sonrasına 2-3’er gün ekleyerek bunu yaklaşık 1 haftalık bir süreç gibi hesaplayabilirsiniz. Juico’cuların önerdiği gibi güne taze sıkılmış limonlu ılık su (ve dileyenler biraz bal) içerek başlamak kürün dışında gündelik hayatta da çok faydalı bir alışkanlık ( detoks sürecine dair bilgiler için burayı mutlaka okuyun. )

Özellikle kadınlar için önerim ise hormonel değişikliklerin yaratabileceği zorluklara (baş ağrısı, aşırı şeker ihtiyacı, tansiyon oynaması, halsizlik, tahammülsüzlük vs…) karşı menstrüasyonun hangi döneminde olduğunuzun ve bünyenizin bilincinde olmak. Kendi adıma döngümün PMS’ten (Adet öncesi gerginlik sendromu) uzak olan ilk 2 haftasının kür için daha risksiz olduğu kanısındayım.

Processed with VSCOcam with c1 preset

İlgilenenlerin Juico’nun web sitesini incelemelerini öneriyorum çünkü birçok sorunuzun cevabı zaten orada. Ayrıca merak ettiğim birkaç soruyu Juico’nun kurucuları Deniz Derman ve Sedef Dördüncü’ye sordum. Cevaplar için şöyle buyurun:

Juico’nun yoğun şehir hayatı ritminde sizin deyiminizle “daha iyi bir yaşam” sürmek isteyenlere başarılı bir şekilde temas ediyor. Diğer yandan markanın yaratıcıları olarak, daha iyi yaşamak için sunduğunuz bu “juicing” yöntemini kendi hayatlarınızda benimsemiş olduğunuz anlaşılıyor. Bir nevi kendi söküğünü dikebilen bir terzi gibi. Nedir peki Juico’nun parçası olduğu “daha iyi bir yaşam” anlayışınız?

Daha iyi bir yaşam anlayışı ve isteği, ikimizin de kişisel deneyimlerimizden geliyor aslında. Birimiz finans sektörü, birimiz reklam sektöründe yoğun ve yorucu bir iş hayatındayken kendimizle daha çok ilgilenebileceğimiz veya özetle kendimize daha iyi bakabileceğimiz çözümler arayışındaydık. Sonra fark ettik ki, birçok insan da aynı şeyin peşinde; hayatında çok da büyük değişiklikler yapmasına gerek kalmadan hem fiziksel hem de ruhsal olarak iyi hissetmenin yollarını arıyor.

Juico, bu düşünceyle hayata geçti. Yani Juico, günümüz yaşam koşullarında, özellikle yoğun şehir hayatına maruz kalan hemen hemen herkesin sağlıklı beslenme ihtiyacına bir alternatif. Bizce ‘daha iyi yaşamın’ başladığı yer de bu. Daha iyi, daha sağlıklı beslenmek. Ne kadar sağlıklı ve dengeli beslenirsek kendimizi o kadar iyi hissediyoruz ve bu da tüm yaşamımıza yansıyor. Juico ile isteğimiz bu dünyanın kapılarını aralamayı sağlamak.

Kısaca “you are what you eat” ( beslenme şekliniz kendinizi yansıtır ) anlayışına inanıyoruz diyebiliriz 🙂

Meyve ve sebzelerinizi nasıl seçiyorsunuz ve nereden tedarik ediyorsunuz?

Meyve-sebze alışverişinde en dikkat ettiğimiz konu, öncelikle bizim içimize sinen ve kontrollü tarım yaptığını bildiğimiz üretici ve aracı partilerle işbirliği yapmak. En çok aldığımız hammaddelerden biri olan elmalarımızı her mevsim ve özellikle hasat zamanı bahçelerini ziyaret ettiğimiz sadece daha kaliteli elma üretmeye konsantre olmuş Karfrut markasından, geriye kalan meyve-sebzemizi ise Shaya ve Four Seasons gruplarına hizmet veren Milagro isimli bir firmadan alıyoruz.

Sitede Juico’ların neden cam şişelere değil de plastik şişelere doldurulduğuna dair son derece mantıklı bir açıklama var (“Kullandığımız PET plastik içecek endüstrisinde tek kullanımlık birinci dereceden geri dönüşümlü ve kesinlikle Bisphenol A (BPA) içermeyen bir malzemedir. Ayrıca cam çok daha ağır olduğu için üretim ve dağıtım için harcanan enerji de daha fazla. Hiç kalın cam içine doldurulmuş Juico’lardan birkaç tane çantana atıp taşımayı denedin mi? Biz denedik, tavsiye etmiyoruz”). Bu plastik şişeler geri dönüştürülebilir olsalar dahi ülkemizdeki yetersiz geri dönüşüm olanakları ve hatta bu konudaki bilinçlendirme eksikliği ortada. Şahsen 24 adet yarım litrelik boş şişeyi normal çöpe atmak istemedim ve en azından ev, spor salonu veya ofiste içtiklerimi biriktirip, tek seferde hepsini ayrı bir torbada çöp konteynırlarının yanına bırakıp, dönüştürülebilir plastik atıkları toplayan insanların denk gelmelerini ümit ettim. Bu konuda hem Juico tarafından, hem Juico severler tarafından başka neler yapılabilir?

Çok haklısınız, bu konuda aksiyon alınması şart. Biz de Juico olarak geri dönüşüm konusunu desteklemeyi çok istiyoruz, hedeflerimiz arasında belli başlı belediyelerle işbirliği yaparak çevremizdeki plastik geri dönüşüm kutularının sayısını artırmak geliyor. Bir diğer isteğimiz, yeni yapılacak web sitemizde Juico severleri bu konuda yönlendirmek. Yani onlara çok büyük bir zorluk çıkarmadan yollarının üstünde Juico şişelerini bırakabilecekleri noktaları listelemek.

Bu aksiyonlar hayata geçtikçe hem web sitemiz hem de sosyal medya hesaplarımız vasıtasıyla duyurmayı planlıyoruz.

Öte yandan şu aşamada Juico severler de Juico şişelerini biriktirip buldukları plastik geri dönüşüm kutularına bırakabilir veya bize geri gönderebilirler.

 

Evet, eğer siz de benim gibi Juico’ları keyifle tüketiyorsanız lütfen üşenmeyin ve şişelerin geri dönüştürülmesi şansını artırmak için kendinize en uygun yöntemi bulun!

Ve sonuç: Spor da yaparım detoks da!

04_10817832_668752056575745_838806632_n

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.

Gözde Mimiko Türkkan Sanatçı & Sporcu
Gözde Mimiko Türkkan, fotoğraf, sanatçı kitabı, video gibi çeşitli medyumları kullanarak toplumsal olarak inşa edilmiş kimlikler ve cinsiyet rolleri üzerine çalışmalar üretir. Eserleri, 2010’da ... Devam