Çağımızın kadınlardan beklentileri: Kusursuzluk özlemi

Geçenlerde Amerika’nın meşhur magazin kanallarından birini izliyordum, izleyenler bilir E! Chanel.

Evet bu aralar, siyaset tartışma programlarını, gün arası borsa analizlerini, 7 haberlerini değil de böyle yorum katılmayan şeyleri izlemeyi tercih ediyorum.

Neden mi?

Kafamda “bugün nerede patlama olur, hükumet neye karar verir, dolar günü kaçla kapatır” diye düşünmeden yaşamak nasıl bir şeydi hatırlamak için!

Neyse konuya geri döneyim. Ben bu kanalı izlerken “So Cosmo” adlı bir programa denk geldim. Programda bir Cosmo kızı nasıl olur o anlatılıyor. İşte insanlara soruyorlar nasıl olur, şöyle mi olur, böyle mi olur diye. İnanır mısınız ben de sizin gibi “güzel olur, çekici olur, sokaktan geçse hey maşallah dedirtir” gibi yüksek beklentili cümleler bekliyordum. Ancak cevap çok basitti ” Cosmo kızı, kendine güvenir ancak kendini çok da ciddiye almaz”.

Haydaaa….

Nasıl ya?

Hani Cosmo kızı her zaman kıyafete uygun ruj tonunu yakalayan, saçının tek bir teline fön değmeden sokağa çıkmayan, geberse de koşu bandından atlamayan Alfa kadındı?

Değilmiş işte. En azından artık değil. Cosmo kızı kendini hem sevip hem de o kadar ciddiye almayanmış.

Çok da hoşuma gitti bu yaklaşım, artık raflarda kritik yerleri kapmaya çalışan kadın olmanın modası geçti.

Nitekim bu beni düşünmeye sevk etti , her şeyden önce mükemmel kadın neydi ki?

kadın

38 kişiye verdiği bir davette topuklu ayakkabılarıyla hem eti hem patates grateni aynı anda taşırken, french manikürünü asla bozmayan kadın mıydı?

Yoksa bulaşıkları saniyede 180 kilo bayt hızla yıkarken, çocuğun altını düşünce gücüyle değiştirebilen miydi?

Ne zaman beklentiler “mükemmellik” mertebesine ulaştı, ulaşan yerdeki tüm canlılar da “onaylandı” kaşesini bastı?

Biraz da biz yaptık bu Oblomov’ları değil mi; bıyıkları çıkana kadar erkek çocukların eğilip ayakkabılarını bağladık, sofradan tabağını kaldırmaktansa babalarıyla maç izlemesine izin verdik, dikkatlerini çekebilmek için beyinlerimizi değil göğüslerimizi geliştirdik.

Ancak devir değişti, ülkemiz dahil dünyanın her yerinde akıllı insanlara, yani akıllı kadınlara ihtiyaç arttı. Hem naif, hem de kaliteli temelleri olan kadınlara. Kendine güvenen, kendini seven ve kendini sayan  kadınlara. Mükemmel kadın olmak tarihte kaldı, artık aklı başında olma zamanı. Devir ise paylaşma devri, bulaşığı da, parayı da, hakkı da eşitçe sırtlamak gerek.

Eğer siz hala mükemmelliği arıyorsanız karmaşalarınıza bakın, dağınık toplanmış saçlarınıza, avuç içi kadar yüreğinizle üstesinden geldiğiniz çabalarınıza, kusursuz kusurlarınıza bakın. İyi ki ağlama krizleriniz, hayvanlara karşı hassasiyetiniz, zaman zaman yorgun göz altlarınız var. İyi ki zamansız, ürkek ve ümit dolu ruhlarınız var. Siz iyi ki varsınız, iyi ki Stepford Wives’daki , selülit kremi posterlerindeki ya da kaynana onaylı gelinler gibi mekanik değilsiniz.

İyi  ki olduğunuz gibi mükemmel, olduğunuz gibi gerçeksiniz.

Ceylin Atay
Ben babanesinin mutfağında serçe parmaktan ince sarma dolmalarla büyümüş, ananesinin patavatsızlığına, annesinin de kitap kurduluğuna hayran olan bir kızım. 31 Aralık’da doğmuş biri olarak ... Devam