Bir spor aşığının itirafları: “Deli miyim neyim ben?”

 

 

Avrasya Maratonu’na kayıt oldum biraz önce. 42 km koşacağım. İlk defa…

Biraz koşmak amacıyla evden çıkıp 30 km koşmuşluğum var itiraf etmem gerekirse. Hatta akabinde şöyle bir diyaloğun içinde bulunmuşluğum da;

– 30 km koştum ve gayet normalim.
– Saçmalama hiç kimse öylesine, o kadar mesafeyi koşup, bir de “Normalim” diyemez.

Telefonun diğer ucundaki kişi haklı mı haklı tabii kendince… Benim normallikten kastım, kendimi iyi hissetmek anlamında aslında. Hatta o gün bir maratonda bulunmuyor olmama içerlemedim desem yalan olur. Madem normaldim, 12 km daha koşar, maratonu tamamlar, madalyamı boynuma takıp, tutardım evimin yolunu. Bu sahne 2014 Kasım’ında yaşanacak bir aksilik olmaz, her şey normal seyrinde ilerlerse.

 

Kimilerine göre artık yeterince zayıfladım, çok yoruyorum kendimi ve bırakmalıyım koşma, hoplama, zıplama, bu yaşta bisiklet tepesine çıkmaca işlerini. Yaptıklarım anormal geliyor birilerine. Bense onlara göre daha nasıl anormalleşebileceğimin, aldığım keyiflerin dozunu artırabileceğimin derdindeyim. 41 kere maaşallah kontenjanından faydalanıp rollerblade deneyesim var mesela yakın zaman içerisinde.

 

Çamurda                                                            Urfa’da

Deneyimlerimi buradan paylaşıyor olacağım. “İyilik Peşinde Koş”manın nasıl bir şey olduğunu, koşa koşa tüm Türkiye’yi nasıl gezdiğimi, yıllarca kapısından döndüğüm spor salonuna neden girdiğimi, girince bugünkü hale gelmemi sağlayan hediyeyle nasıl karşılaştığımı, koşu bandından ormana, ormandan asfalta, asfalttan araziye kendimi nasıl da attığımı, yetinmeyip hatta merakıma yenilip şehrin içinde keşfettiğim spor yapmaya uygun gizli güzellikleri, hiçbir şey için geç olmayacağı düsturuna artık neden daha çok inandığımı… Kısacası normal/anormal pek çok şeyi anlatacak, fotoğraflayacak; iyi hissedip, iyi yaşamak için kendimce bulduğum yollara çıkan kapıları aralayacağım önünüze.

Buyurur gelirseniz ne ala, gelmezseniz de biliyorum ki elbet bir gün zamanı gelecektir onun da. Bu satırları okuduğunuza göre siz de hayatınızı nasıl daha değerli kılacağınızın yollarını arıyorsunuz belli ki.

 

Not: Yazacaklarımı, bu sitede okuyor olmanızı, sporu yaşam biçimi haline getirmiş iki insanın ortak bir arkadaşları tarafından buluşturulmasına borçluyuz. Bu da gösteriyor ki “anormal”lerin sayısı artıyor gün geçtikçe ve bir araya getiriliyorlar bir takım güçlerce 🙂

Yazarın tüm yazıları için tıklayın

Kıvanç Ergun Koşucu
Kıvanç Ergun bugün bisikletin tepesinde, yarın ormanda çamurun içinde… Harekete, iyilik peşinde koşmaya doyamıyor, başkalarına çılgınca gelen şeyleri yapmaktan inanılmaz keyif alıyor. İflah olmaz ... Devam