Barış içindeki çocukla, kadınla ve adamla!

“Kadınlar insandır,
Erkekler insanoğlu”
                      Neşet Ertaş

UNUTMA!
Kadın da olsan, erkek de olsan unutma!
Parmağının, ayağının, kalbinin, nefesinin, ilk insana benzeyişinin okyanusunu;
İlk avazı onun, ikinciyi senin attığını;
Sonra babana kadın, sana anne, iş yerindeki arkadaşına  “.. hanım” olması gerektiğini;
Canı yansa da sadece yemek yaparken elinin yandığını söylediğini;
Bunları yapmasının onun görevi, ödevi olduğunu; bunu “onun mecburiyeti gibi” kabulünün senin ahmaklığın olduğunu…

UNUTMA!
Hayatın eziyetine dik durmaya çalışmaktan yüksünmediğini;
Senin şansının yüzde birini yakalayamadan, babasının, kocasının  kırdığı kanadının acısıyla seni acıtmaya çalıştığını…
İşinden eve koşup, mutfağında çırpınıp, sofraya yetiştirdiği iki kap yemeğe “yine tuzsuz yapmışsın” cevabını aldığında küsmeden yatağa gittiğini,
Sana aşkla, kadınlığıyla, cinselliğiyle diz çöktürdüğünü;
Küstah hallerinle bedeninden utanmak zorunda bıraktığının o olduğunu…

UNUTMA!
Burnuna o en ince sızıyı konduran şarkıların hep kadın şairleri olduğunu,
Bir kadın bedeninin zarafetinde ve kıvrımında hayranlığından kendinden geçtiğini,
Başardıkları ödüllendirilen kadınları gördüğünde kalbindeki gururu ve gözündeki nemi,
“RIZASIZ BAHÇENİN GÜLÜNÜN DERİLMEYECEĞİNİ”,
“Yalandan yüzüne gülen dünyada”  en gerçek dostunun yine bir kadın olduğunu…

HATIRLA!
Senin de bu dünyadaki herkes kadar cinselliğinden, kadınlığından, bedeninden zevk almanın, mutlu olmanın ayıp olmadığını;
Senin kalbin buz tutarsa dünyada hiddetten şiddetli yuvalar kurulacağını;
Yangın yeri olan yüreklere yalnız senin merhametinin  su serpeceğini;
Öğrettiğin güzelliğin sana değil dünyaya miras kalacağını;
Senin de en az “bey”in kadar saygıyla ve şefkatle okşanmaya ihtiyacın olduğunu;
Bu hayatta kocan olmasa da “biri” olabileceğini ve üstelik  mutlu onurlu, üretken biri olabileceğini,
Bir evladının olmayışının seni yarım, eksik kılmayacağını, kılanın da şefkatten yoksun bir “insanoğlu” olduğunu;
Ya da onun da mutsuz bir anası babası, evliliği, acısı, sızısı olduğunu…
Dokunduğun, kızdığın, hoyratlaştığın her canlının ve anasının bu dünyaya gelirken zorlu yollardan geçtiğini,
Nihayetinde “yalan dünya”da hepimizin burada geçirdiği günleri iyilikle geçirmek isteyen insan evlatları olduğunu…
Hiç unutma; hatırla,
Sev, bugün değilse yarın…
Barış “içindeki çocukla”,
ve “kadınla” ,
ve “adamla”.
İnsan olmanın farkındalığında kalbi çarpan her bir insanoğlunun,
8 MART KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN!

Ayşe Özgür Köroğlu
İki ismimi de hep gururla, içime sindirerek taşıdım. Yemek seçen, kan verince bayılan, köpeğin ısırdığı, kedinin cırım cırım tırmaladığı, bahçede sokakta oynarak büyüyen bir ... Devam